Hazırlayan: Jon Bloom
RAB’be güven bütün yüreğinle, kendi aklına bel bağlama. Yaptığın her işte RAB’bi an; O senin yolunu düze çıkarır. (Süleyman’ın Özdeyişleri 3:5-6)
Kutsal Kitap bize bu ayette kendi aklımıza bel bağlamamamızı söylerken, bizi irrasyonel (mantık dışı) olmaya teşvik etmemektedir. Kutsal Kitap zihin ve iman arasına bir duvar örmemektedir. Hatta, Süleyman’ın Özdeyişleri kitabı akıldan ciddiyetle bahsetmektedir:
- “Yürekten akla yönel” (Süleyman’ın Özdeyişleri 2:2).
- “Aklı çağır” (Süleyman’ın Özdeyişleri 2:3).
- “Akıl seni koruyacak” (Süleyman’ın Özdeyişleri 2:11).
- “Aklı bulana ne mutlu” (Süleyman’ın Özdeyişleri 3:13).
- “Bilgelik akıllı kişinin yüreğinde barınır” (Süleyman’ın Özdeyişleri 14:33).
- “Akıllı yürek bilgi arar” (Süleyman’ın Özdeyişleri 15:14).
- “Akla sahip olmak da gümüşe yeğlenir” (Süleyman’ın Özdeyişleri 16:16).
- “Gerçeği satın al ve satma; bilgeliği, terbiyeyi, aklı da” (Süleyman’ın Özdeyişleri 23:23).
Peki eğer akla sahip olmamız gerekiyorsa, neden akla bel bağlamamamız gerekiyor?
Bize bel bağlamamamız söylenen şey “kendi aklımız”, yani en başta kendi algılarımıza dayanarak çıkardığımız anlamlardır. Kendi aklımız, gerçekliği tüm ağırlığıyla taşıyamayacaktır. Bunun için tasarlanmamıştır da.
Kendimize Güvenmenin Akıl Almazlığı
Aden Bahçesi’ne geri dönelim. İnsanların yemesi yasak olan tek ağaç, ilginçtir ki, yaşam ağacıydı (Yaratılış 2:9). Tanrı’nın insanları mahrum bıraktığı şey yaşam değildi. O, onların iyiyle kötüyü bilme ağacının meyvesinden yemeleri yasakladı (Yaratılış 2:17).
Bu yasağın amacı insanları bilgisiz bırakmak değil, ancak John Piper’ın söylediği gibi, “dünyanın zevklerini [bizim için] korumaktı.” Tanrı bir anlamda şöyle diyordu sanki:
Eğer o ağaçtan yersen, bana şöyle diyor olacaksınız: “Senden daha zekiyim. Senden daha yetkiliyim. Senden daha bilgeyim. Bence kendimle senin benimle ilgilendiğinden daha iyi bir şekilde ilgilenebilirim. Sen pek de iyi bir Baba değilsin. Bu yüzden de, seni reddedeceğim.” Bu yüzden, ağaçtan yemeyin çünkü yerseniz, beni, bütün iyi armağanlarımı, bütün bilgeliğimi ve bütün ilgimi reddediyor olacaksınız. Bunun yerine, isteğime teslim olmaya devam edin. Bilgeliğimi onaylamaya devam edin. Cömertliğim için şükran duymaya devam edin. Bana bir Baba olarak güvenmeye ve benden zevk almanın bir yolu olarak diğer ağaçlardan yemeye devam edin.
Gördüğünüz üzere, iyiyle kötünün bilgisini tümüyle kaldırabilmek için, bir kişinin (1) tüm olası seçenekleri ve durumları tümüyle kavrayabilme yetisine (her şeyi bilme), (2) doğru yönü seçmek için gereken doğruluğa ve bilgeliğe ve (3) gerçekliği bu doğru yöne uyumlu hâle getirme gücüne (her şeye kadir olma) sahip olması gerekmektedir.
Bir başka deyişle, yalnızca Tanrı böyle bir bilgiyi kaldırabilir.
Bunun anlamı da, irrasyonel olan kişinin Rab’be güvenen kişi değil, kendi aklına bel bağlayan kişi olduğudur. Tanrı’nın sınırsız aklına güvenebilecekken, kişinin böylesine zavallı bir biçimde sınırlı olan bir akla güvenmesi akıl almaz bir şeydir.
Rab’be Güvenmenin Sevinç Dolu Akıl Almazlığı
Bu yaşamda bize en çok zorluğu ve baş ağrısını çıkaran şeylerin çoğu, kaygımızın, korkumuzun, şüphemizin ve hem başkalarına karşı, hem de Tanrı’ya karşı olan öfkemizin çoğu, kendi aklımıza bel bağlamamızın sonucudur.
Tanrı bizim bu düşmüş, amaçsızlıkla bozulmuş kötü çağda dahi perişan olmamızı istememektedir. Bizi kaygıdan (Luka 12:11-12; Filipililer 4:6-7), korkudan (Mezmurlar 118:6; 1. Petrus 3:6), şüpheden (Matta 21:21; Luka 24:38) ve günahlı öfkeden (Efesliler 4:31) özgür kılmak istemektedir. Bu nedenle de, bize paha biçilemez bir armağan olarak Süleyman’ın Özdeyişleri 3:5-6’yı vermektedir.
İman göstererek –Rab’be tümüyle güvenip kendi aklımıza bel bağlamayarak– kendi zihnimizi kenara atmış olmuyoruz. Zihnimizi, Tanrı’nın zihnine bağlıyoruz. Bundan daha bilgece veya akıllıca olan bir şey yoktur. Böyle yapmak, O’nun yollarımızı yönlendirmesine izin vermektir. Bu da yalnızca bizi nihai sevince götürmekle kalmaz, aynı zamanda keder yüklü olsa bile, yolun kendisini de sevinç dolu kılar (2. Korintliler 6:10). Ayrıca Tanrı’nın bize bu dünyada sağladığı zevkleri de bizim için korur. Bunu yapmamak, ahmaklığın zirvesidir ve perişanlığa giden yoldur.
Dolayısıyla, gelin bugün, kendi aklımıza bel bağlamayıp o sağlam temele, sevgi dolu Yaratıcımız’ın her şeyi bilen aklına tatlı, çocuksu bir güvenle bel bağlayalım.
Tüm içerikler aksi belirtilmedikçe Müjde Birliği’ne aittir. Kişisel amaçlar veya ticari olmayan amaçlar dahilinde, bu içerikleri özgürce kullanabilir, paylaşabilir ve çoğaltabilirsiniz. Ancak yazılı içeriğin çevrimiçi yayınlandığı durumlarda, şu şekilde asıl makaleye gönderme yapan bir ibare eklenmesi gerekmektedir:
(c) Müjde Birliği. Asıl makaleye şuradan erişebilirsiniz: https://mujdebirligi.com/makaleler/kendi-aklimiza-bel-baglamanin-akil-almazligi/