Hazırlayan: Jon Bloom
Derin ruh yorgunluğu. Farklı şekillerde ve farklı sebeplerle de olsa, bunu hepimizin yaşıyoruz.
Bazen belirli bir etmenden bahsedebiliyoruz ama çoğunlukla bunu yapamıyoruz. Yorgunluğumuz birikerek, yaşamın karmaşıklığından, fiziksel acizliklerden, duygusal kalp kırıklıklarından ve günahın sonuçlarından çok yönlü bir biçimde doğuyor. Anlayışımızı aşıyor.
Yüklerimiz kolay olmadığından, kolay yavan sözlerle de avuntu bulmuyor (“Neşelen biraz! Her gecenin bir sabahı vardır!”). Ancak basit bir vaat, bu vaadin arkasındaki gücün karmaşık ve ağırlığımızı hafifletecek kadar güçlü olduğunu düşündüğümüz takdirde, karmaşık bir yükü hafifletebilir.
İşte bu yorgunluğumuza, en karmaşık ve en güçlü varlık basit, umut dolu ve içimizi tazeleyen bir vaatle dahil olmaktadır. Daha iyisini isteyemezdik:
“Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm. Boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız rahata kavuşur. Boyunduruğumu taşımak kolay, yüküm hafiftir.” (Matta 11:28-30)
Bana Gelin
İsa’nın vaadinin sadeliği hem çarpıcı hem de tazeleyicidir. İsa bize Buda’nın yaptığı gibi huzur veren bir aydınlanmaya giden dört katmanlı bir yol sunmamaktadır. Bize İslam’ın yaptığı gibi beş şartı yerine getirmekle gelen bir huzur sunmamaktadır. Ya da günümüzün pragmatik, kişisel gelişim yönelimli 21. yüzyıl Amerikalılarının tercih ettiği gibi “Yorgunluğunuzdan Kurtulmanın 10 Yolu” şeklinde bir şey de sunmamaktadır. İnsanlık tarihindeki hiç kimseye benzemeyen bir biçimde, İsa bize yük olan her şeyin evrensel çözümü olarak, bize sade bir biçimde kendisini sunmaktadır.
Üstelik O’nun sade vaadi cüretkâr bir vaattir: “Bana gelin.” Bunun megalomanca bir delilik olmamasının tek yolu, İsa’nın iddia ettiği kişi olup olmamasıdır: Yaratıcımız olan, beden alan ezeli Söz (Yuhanna 1:1-3; Yuhanna 8:58; İbraniler 1:1-3). O’nun sade vaadi, arkasında bizim yüklerimizi kaldırmaktan çok daha fazlasını yapabilecek bir gücün olduğunu ima etmektedir.
İsa’ya gelmek ne demektir? Bu vaadin verildiği bağlamı okuduğumuzda (Matta 11-12), kastettiği şey de açık olmaktadır. O’nun kim olduğunu sergileyen mucizevi işlerini (Yuhanna 5:36) ilk elden gören, ancak yine de O’na inanmayı reddeden kentlere (Matta 11:20-24) ve Ferisilere olan azarına (Yuhanna 12:1-8) baktığımızda, İsa’nın “Bana gelin” derken, “Olduğumu söylediğim kişiye ve bu yüzden de sizin için yapabileceklerime inanın” dediğini görebiliyoruz.
İşte üzerine yükler binen ruhlarımız da burada sınanmaktadır. O’na inanacak, O’na güvenecek miyiz? Üzerimize binen sorunlarımızın nasıl ve ne zaman icabına bakılacağını bilmek ve ruhlarımızı bu bilgiye göre emanet etmek istiyoruz. Ama İsa bize bu detayları sunmuyor. Bize basitçe bunların icabına bakılacağını vaat ediyor.
İsa, sanki her şeyi anlayıp belirleme bilgeliğine sahipmişiz gibi ruhlarımızı nasıl ve neden sorularına bağlamamızı istememektedir. Bunun yerine ruhlarımızı, O’nun bize sunduğu vaatleri en iyi zamanda en iyi şekilde yerine getireceği güvencesine bağlamamızı istemektedir. “Bana gelin” der, “bütün kaygılarınızı bana yükleyin çünkü ben sizi kayırırım” (bkz. 1. Petrus 5:7). “Bana güven bütün yüreğinle; kendine aklına bel bağlama” (bkz. Süleyman’ın Özdeyişleri 3:5) der, “böylece ruhlarınız rahat bulur.”
Ruhlarınızın Rahatı
Ruhlarımız yalnızca umutla rahat bulur. Yükler omuzlarımıza bindiğinde ve rahat bulamadığımızda, telaş içinde bunu ararız: umut. Ayrıca yine dünyadaki çoğu ürünü pazarlarken çoğu zaman sunulmaya çalışılan şey budur: umut. Ama bunlar ruhun rahatı için sahte umutlardır. Yalnızca geçici bir oyalanma veya yükler altındaki ruhlarımızı kısa süreliğine baskılamaya yetebilirler. Yüklerimizi gerçekten hafifletmezler.
Hayır, ezilen ruhlarımız sadece tek bir yerde rahat bulabilir:
Ey canım, yalnız Tanrı’da huzur bul,
Çünkü umudum O’ndadır.
Tek kayam, kurtuluşum,
Kalem O’dur, sarsılmam.
Kurtuluşum ve onurum Tanrı’ya bağlıdır,
Güçlü kayam, sığınağım O’dur. (Mezmurlar 62:5-7)
İsa yalnızca kendisinin bizim kurtuluşumuz, kalemiz, sağlam kayamız, sığınağımız olduğunu bilmektedir. Sahip olacağımız her soruya, her kaygıya, her korkuya ve her ihtiyaca tek cevap O’dur. Bu nedenle de bize basit ve kapsamlı bir biçimde kendisini sunmaktadır. Yalnızca O’nda ruhlarımızın rahatına kavuşuruz.
Boyunduruğumu Yüklenin ve Benden Öğrenin
Peki O’nun bize vaadi rahat bulmaksa, niçin bize O’nun boyunduruğunu yüklenmemizi söylemektedir? Bir boyunduruk bir hayvana iş yapması için yüklenir. İsa bize rahat mı yoksa emek mi vaat ediyor?
İsa bizim tam da bu soruyu sormamızı istemektedir. O’nun bize rahat vermesi için ne iş yapmamız gerekiyor?
İsa bu soruyu Yuhanna 6:29’da cevaplamıştır: “Tanrı’nın işi O’nun gönderdiği kişiye iman etmenizdir.” Ayrıca Yuhanna 15:4’te de cevaplamıştır: “Bende kalın” (dalın asmada kaldığı gibi). İman edin ve kalın. Tanrı’nın bizden beklediği tek iş aslında budur. İman (inanmak ve kalmak), Tanrı’nın umut dolu vaatlerinde rahat bulmaktır (istirahat etmektir). İsa’nın bizi yüklenmeye çağırdığı boyunduruk budur.
Ayrıca burada bir boyunduruk değiş-tokuşu yaşanmakta. Çarmıhta, İsa bizim günahın mahkûmiyetinden ve cezasından doğan taşınması imkânsız ölçüde ağır olan boyunduruğumuzu almakta ve bize buna karşılık O’na yalnızca güvenmekten geçen hafif boyunduruğu ve yükü sunmaktadır. Tüm işi o yapar ve tüm rahatı bize verir. Üstelik O’nun işi bizim yalnızca günah sorunumuzu çözmekle kalmamakta, aynı zamanda bize her ihtiyacımızı sağlamaktadır (Filipililer 4:19). Bizden tek yapmamız beklenen, O’na güvenmemizdir!
Bunlar yetmezmiş gibi, bizim için insan olup aramızda yaşamasıyla, İsa bizim imanla nasıl yaşanması gerektiğini de O’ndan öğrenebilmemizi mümkün kılmıştır. İbraniler’in yazarı bu yüzden bize şunu salık vermektedir:
Gözümüzü imanımızın öncüsü ve tamamlayıcısı İsa’ya dikelim. O kendisini bekleyen sevinç uğruna utancı hiçe sayıp çarmıhta ölüme katlandı ve şimdi Tanrı’nın tahtının sağında oturuyor. (İbraniler 12:2)
İman edin, kalın ve O’nun izinden gidin (1. Petrus 2:21). İsa’nın bizi yüklenmeye çağırdığı hafif boyunduruk budur. Ruhlarımıza rahat veren tek boyunduruk bu boyunduruktur.
İsa’ya Hep Birlikte Gelelim
İsa’nın O’na gelmemiz, boyundurukları değişmemiz ve rahat bulmamız yönündeki büyük daveti, bizim bunları kendimizi soyutlayarak sadece bireysel bir şekilde yapmamız değildir. O bizim kendisine topluluk olarak, hep birlikte gitmemizi istemektedir. Kilisenin var olmasının en büyük sebeplerinden biri budur.
Hepimizin yükleri var ve hepimiz farklı şekillerde, farklı sebeplerle ve genellikle farklı zamanlarda yorgun olabiliyoruz. Yorulduğumuzda, şevkimiz kolaylıkla kırılıyor ve alaycı bir imansızlığa kapılabiliyoruz. Bu anlar geldiğinde, ruhlarımıza yönelttiğimiz vaazlar da genellikle iyi olmuyor. Başkalarının bize gerçeği söylemesine ve İsa’ya iman etmemize yardımcı olmasına ihtiyacımız vardır.
Bu nedenle, “bazılarının alıştığı gibi, bir araya gelmekten vazgeçmeyelim; o günün yaklaştığını gördükçe birbirimizi daha da çok yüreklendirelim” (İbraniler 10:25). “‘Gün bugündür’ denildikçe birbirinizi her gün yüreklendirin. Öyle ki, hiçbirinizin yüreği günahın aldatıcılığıyla nasırlaşmasın” (İbraniler 3:13).
Dolayısıyla, eğer yorgunsanız, hangi sebeple, ne kadar karmaşık olursa olsun, İsa sizi kendisine gelmeye davet etmektedir. Gelin, O’nun kendisine iman etmekten ibaret olan hafif boyunduruğunu yüklenin. Zor geliyorsa, yalnız başınıza gelmeyin. İsa’ya, O’na iman eden bir arkadaşınızla, onun aracılığıyla gelin. İman edin, kalın ve İsa’nın izinden gidin. Böylece ruhlarınız rahat bulur.
Tüm içerikler aksi belirtilmedikçe Müjde Birliği’ne aittir. Kişisel amaçlar veya ticari olmayan amaçlar dahilinde, bu içerikleri özgürce kullanabilir, paylaşabilir ve çoğaltabilirsiniz. Ancak yazılı içeriğin çevrimiçi yayınlandığı durumlarda, şu şekilde asıl makaleye gönderme yapan bir ibare eklenmesi gerekmektedir:
(c) Müjde Birliği. Asıl makaleye şuradan erişebilirsiniz: https://mujdebirligi.com/makaleler/ey-butun-yorgunlar-gelin/