Hazırlayan: Jon Bloom
“Hiç kimse hiçbir zaman bu adamın konuştuğu gibi konuşmamıştır.” Yuhanna’nın Müjdesi’nde kayda geçen kısa ve şiddetli bir sohbet var ve bu, İsa’nın iki bin yıldır dünya tarihine yaptığı şaşırtıcı etkiyi bir anlamda özetler niteliktedir.
İsa’nın Yahudi toplumu üzerindeki rahatsız edici ve artan etkisinden dolayı, başkâhinler ve Ferisiler İsa’yı yakalamaları için görevliler gönderirler (Yuhanna 7:32). Ancak görevliler elleri boş dönerler. Öfke dolu Ferisiler sebebini sorduğundaysa, görevliler şöyle cevap verir: “Hiç kimse hiçbir zaman bu adamın konuştuğu gibi konuşmamıştır” (Yuhanna 7:46). Bu onları şaşkına çevirir. Görevliler bile İsa’ya hayran olmuşlardır! Din önderlerinin çileden çıktığını duyabilirsiniz:
Yoksa siz de mi aldandınız? Önderlerden ya da Ferisiler’den O’na iman eden oldu mu hiç? Kutsal Yasa’yı bilmeyen bu halk lanetlidir. (Yuhanna 7:47-49)
Bu örüntü, insanlık tarihi boyunca Nasıralı İsa’nın söyledikleri ve yaptıklarıyla tekrar etmiştir.
Şaşırtıcı Sözleri
Önderler ve bilginler sürekli ve yorulmak bilmeden İsa’ya karşı suçlamalar yapmış, O’nu bir sapkın, bir deli, bir sahtekâr, yanlış anlaşılmış bir siyasi devrimci, bir kalabalıklar afyonu, bir emperyalizm aracı veya yüreği yanık öğrencilerinin dileklerinden vücut buldurdukları bir mit olarak ifşa etmeye çalışmışlardır. Ancak tüm en iyi çabalarına rağmen, İsa sürekli olarak tutuklanmayı reddetmekte, peş peşe kalabalıkları, kuşakları şaşırtmaya devam etmektedir: Hiç kimse hiçbir zaman bu adamın konuştuğu gibi konuşmamıştır.
İsa’yı ve konuşmalarını herkesten farklı kılan şey nedir? Elbette, bu sorunun tek bir cevabı yok. Sayısız cilt yazılmış ve İsa’nın emsalsizliği hâlâ tam anlamıyla ortaya konamamıştır. Ama Yuhanna 7’de, İsa kendi söylediklerinin (ve söylemediklerinin) arkasındaki bir önemli gerçeği bize bizzat ipucu olarak vermektedir:
Kendiliğinden konuşan kendini yüceltmek ister, ama kendisini göndereni yüceltmek isteyen doğrudur ve O’nda haksızlık yoktur. (Yuhanna 7:18)
İsa’nın sözlerindeki emsalsiz gücü anlamanın anahtarı, O’nun bunları neden söylediğini anlamaktır.
Söylediği Her Şeyi Neden Söyledi?
Yahudi önderle olan bir önceki tartışmasında, İsa onlara şöyle dedi: “Kutsal Yazılar’ı araştırıyorsunuz. Çünkü bunlar aracılığıyla sonsuz yaşama sahip olduğunuzu sanıyorsunuz. Bana tanıklık eden de bu yazılardır! Öyleyken siz, yaşama kavuşmak için bana gelmek istemiyorsunuz” (Yuhanna 5:39-40). Bir başka deyişle, insan doğru yere bu kadar süre bakıp da en önemli gerçekleri bu kadar gözden kaçıramaz.
İsa’nın söylediklerini neden söylediği üzere bir ömür teoriler üretip tartışmak ama O’nun sözlerini neyin bu denli eşsiz ve unutulmaz yaptığına ilişkin aslında ne söylediğini gözden kaçırmak mümkündür. Bir örnek liste şöyle:
- “Size doğrusunu söyleyeyim, Oğul, Baba’nın yaptıklarını görmedikçe kendiliğinden bir şey yapamaz. Baba ne yaparsa Oğul da aynı şeyi yapar” (Yuhanna 5:19).
- “Ben kendiliğimden hiçbir şey yapamam. İşittiğim gibi yargılarım ve benim yargım adildir. Çünkü amacım kendi istediğimi değil, beni gönderenin istediğini yapmaktır” (Yuhanna 5:30).
- “Ben Babam’ın adına geldim, ama beni kabul etmiyorsunuz. Oysa başka birisi kendi adına gelirse, onu kabul edeceksiniz. Birbirinizden övgüler kabul ediyor, ama tek olan Tanrı’nın övgüsünü kazanmaya çalışmıyorsunuz. Bu durumda nasıl iman edebilirsiniz?” (Yuhanna 5:43-44).
- “Benim öğretim benim değil, beni gönderenindir” (Yuhanna 7:16).
- “Kendiliğinden konuşan kendini yüceltmek ister, ama kendisini göndereni yüceltmek isteyen doğrudur ve O’nda haksızlık yoktur” (Yuhanna 7:18).
- “Bu nedenle İsa şöyle dedi: “İnsanoğlu’nu yukarı kaldırdığınız zaman benim O olduğumu, kendiliğimden hiçbir şey yapmadığımı, ama tıpkı Baba’nın bana öğrettiği gibi konuştuğumu anlayacaksınız” (Yuhanna 8:28).
Tüm bu ifadeler (ve dahası) İsa’nın söylediği ve yaptığı her şeyin arkasındaki motivasyonu açıklamaktadır. Yaşamdaki tek yüce amacı, O’nun tüm varlığındaki tutkusu, yalnızca Baba’nın O’na ilettiği şeyleri söylemek ve O’nu yönlendirdiği şeyleri yapmaktı. Duruşmasından ve çarmıha gerilmesinden saatler öncesinde ettiği kâhinlik duasında bunu açıkça duyuyoruz:
“Yapmam için bana verdiğin işi tamamlamakla seni yeryüzünde yücelttim. Baba, dünya var olmadan önce ben senin yanındayken sahip olduğum yücelikle şimdi beni yanında yücelt” (Yuhanna 17:4-5)
İsa her şeyden çok Baba Tanrı’nın yüceliğinin peşindeydi. İsa insanlardan korkmadı. “Kendisini onlara emanet etmedi” (Yuhanna 2:24 – Bünyamin Candemir Çevirisi) ve “insanlardan yücelik kabul etmiyor[du]” (Yuhanna 5:41 – Bünyamin Candemir Çevirisi). Babası’nı sevdi ve O’ndan korktu. Tanrı’nın yüceliğine yönelik bu baskın arayışıysa, O’nu yalnızca söylenmesi gereken şeyleri söylemekte özgür kıldı ve söylediklerini de bir hayli güçlü ve sıklıkla da kestirilemez kıldı.
Siz Ne Derdiniz?
İsa’nın konuşma şeklindeki radikal özgürlüğü görmenin bir yolu, Müjde anlatılarının belirli noktalarında kendinizi İsa’nın yerine koymanız ve riskte olan şeyleri düşününce, dürüstçe kendinizin o durumda ne söyleyeceğini hayal etmenizdir. İsa’nın belirli şeyleri söylerken (ve başka şeyleri söylemezken) gösterdiği cesaret ve iman bir hayli dikkat çekicidir.
Eğer İsa’nın yerinde olsanız, güçlü ve ihtiyaç duyulan bir müttefik olabilecek cana yakın bir Ferisi, yani Nikodim gece sorularla sizi ziyaret edince, “bir kimse yeniden doğmadıkça Tanrı’nın Egemenliği’ni göremez” gibi kafa karıştırıcı cevap verir miydiniz (Yuhanna 3:3)?
Eğer İsa’nın yerinde olsanız, Sihar kentinin yakınında Yakup’un kuyusunun başındayken (1) yalnız başına olan, (2) Samiriyeli olan ve (3) ahlakından ötürü kendi halkı tarafından bile dışlanmış olan bir kadın yanınıza gelse, Mesih olduğunuz gerçeğini ilk olarak açıkça bu kadına söyleyecek kadar güven sergiler miydiniz? (Yuhanna 4:26)?
Eğer İsa’nın yerinde olsanız, size bir felçli adam getirilse ve bunun oradaki din önderlerine ne kadar küfür niteliğinde geleceğini tam olarak bilseniz, bu adama şöyle deme cesaretini gösterebilir miydiniz: “Cesur ol, oğlum, günahların bağışlandı” (Matta 9:2)?
Eğer İsa’nın yerinde olsanız, Şabat gününde Ferisiler sizi öğrencilerinizin başakları koparıp yemesine izin verdiniz diye azarlasalar, “Size şunu söyleyeyim, burada tapınaktan daha üstün bir şey var… Çünkü İnsanoğlu Şabat Günü’nün de Rabbi’dir” cevabını verir miydiniz (Matta 12:6, 8)?
Eğer İsa’nın yerinde olsanız ve din önderleriyle şiddetli tartışmalara girseniz, şunun gibi yangına körük niteliğinde olan gerçekleri dillendirir miydiniz: “Size doğrusunu söyleyeyim, İbrahim doğmadan önce ben varım” (Yuhanna 8:58) veya “Ben ve Baba biriz” (Yuhanna 10:30)?
Ferisi olan Simun’a, uygunsuz bir şekilde ayaklarınıza dokunan günahkâr kadındaki Tanrı sevgisinin, ondakinden daha yüce olduğunu söyler miydiniz (Luka 7:36-49)? Ruhsal bir içtenlikle yanınıza gelen genç adama, kurtulmak için gidip neyi varsa satması ve yoksullara vermesi gerektiğini söyler miydiniz (Markos 10:17-22)? Size kendisini en çok adamış olan takipçinize “Şeytan” der miydiniz (Markos 8:33)? Çarmıha gerilmenize engel olmaya çalışan Pilatus için işleri imkânsız hale getirip bizzat ona engel olarak, kendi acımasız ölümünüzü mühürler miydiniz (Yuhanna 18:28-40)?
Beklenmedik Bir Yumuşak Huyluluk ve Sertlik
Hiç kimse hiçbir zaman bu adamın konuştuğu gibi konuşmamıştır. İsa, Yasa altında mahkûm olmuş insanlara karşı, örneğin zinada yakalanan kadına olduğu gibi (Yuhanna 8:1-11), şaşırtıcı ve beklenmedik bir biçimde yumuşak huyluydu. Yasa’yı kati suretle yerine getiriyor gibi görünen kişilere karşıysa şaşırtıcı ve beklenmedik bir biçimde sertti. Örneğin Yahudi önderlere Şeytan’ın çocukları demişti (Yuhanna 8:44). Diğer uluslardan olan kızları cinlerden kurtardı (Matta 15:21-28), “rahatsızlık çıkaran” çocukları nezaketle kutsadı (Luka 18:15-17) ve din bilginlerine ve Ferisilere cehenneme mahkûm “engerekler” dedi (Matta 23:33).
İsa bu şeyleri niçin söyledi? Çünkü Babası’nın onuru kendisini neyi söylemeye yöneltiyorsa, sadakatle yalnızca onları söyleyerek Babası’nın yüceliğinin ardınca gitti. Amacı, kendilerine gören gözler verilen kişilere Baba’yı göstermekti (Luka 10:22). Kendi yüceliğini değil, Babası’nın yüceliği aramak, O’nu yalnızca söylenmesi gereken şeyleri söylemekte özgür kıldı (Yuhanna 8:28) ve O’nu (en azından şimdilik) söylenmemesi gereken şeyleri söylemekten alıkoydu (Yuhanna 16:12). Kendi yüceliği konusundaysa, Babası’nın O’nu yücelteceğine güvendi (Yuhanna 17:5). Kendisini Babası’nın güçlü eli altında alçalttı ve uygun zamanda kendisini yüceltmesi için Babası’na güvendi (1. Perus 5:6).
İsa hiç kimsenin konuşmadığı gibi konuştu çünkü Baba’nın yüceliğini hiç kimsenin aramadığı gibi aradı.
Dilinizi Özgür Kılan Şey
Mesih benzerliğini nasıl tanımlarsınız? İsa’nın bunu nasıl tanımladığını biliyor musunuz? Öğrencileri için ve bizim için nasıl dua ettiğini dinleyin:
Onları gerçekle kutsal kıl. Senin sözün gerçektir. Sen beni dünyaya gönderdiğin gibi, ben de onları dünyaya gönderdim. Onlar da gerçekle kutsal kılınsınlar diye kendimi onların uğruna adıyorum. Yalnız onlar için değil, onların sözüyle bana iman edenler için de istekte bulunuyorum, hepsi bir olsunlar. Baba, senin bende olduğun ve benim sende olduğum gibi, onlar da bizde olsunlar. Dünya da beni senin gönderdiğine iman etsin. (Yuhanna 17:17-21)
İsa gibi olmak, Tanrı Sözü’nün gerçeğinde (Yuhanna 17:17) kutsallaştırılmış, Tanrı’nın kutsal bir aracı olarak ayrılmış olmak demektir. Tanrı Sözü, bizim sözümüz olur (Yuhanna 17:20). Mesih’e en çok benzeyen kişiler “Mesih’in sözü”nün tüm zenginliğiyle içlerinde yaşadığı (Koloseliler 3:16) ve söylenmesi gereken şeyleri söyleyen, söylenmemesi gerekenlerden geri duran kişilerdir (Efesliler 4:29). Mesih’e en çok benzeyen kişiler her şeyden çok Tanrı’nın yüceliğini ararlar ve bu arayış onların ne söylediklerini yönlendirir.
Aradığımız yücelik ne söylemeyi veya söylememeyi seçtiğimizle yakından ilgilidir. İlk aradığımız şey kendi yüceliğimizse, onu riske atacak bir şeyi zar zor söyleriz. Başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğü, sözlerimizi belirler (Yuhanna 5:44). Herkes hangi sebeplerle nasıl konuşuyorsa, biz de öyle konuşuruz. Dillerimizi Tanrı uğruna özgürleştiren şeyse, İsa’nın dilini Tanrı uğruna özgürleştiren şeydir. O, Baba’nın yüceliğini arıyor ve kendisini yüceltmesi için Baba’ya güveniyordu. Eğer dilimiz bağlıysa, bunun sebebi kendi yüceliğimize Tanrı’nınkinden daha çok değer veriyor olmamız olabilir.
Mesih’in bizi “özgür” kıldığı (Galatyalılar 5:11) en büyük özgürlüklerden biri, kendi yüceliğimizi arama zulmünden özgür olmaktır. Gerçek özgürlük Tanrı’nın yüceliğini aramak ve İsa’nın yaptığı gibi, bizi uygun zamanda en tatmin edici şekillerde yüceltmesi için Baba’ya güvenmektir.
Tüm içerikler aksi belirtilmedikçe Müjde Birliği’ne aittir. Kişisel amaçlar veya ticari olmayan amaçlar dahilinde, bu içerikleri özgürce kullanabilir, paylaşabilir ve çoğaltabilirsiniz. Ancak yazılı içeriğin çevrimiçi yayınlandığı durumlarda, şu şekilde asıl makaleye gönderme yapan bir ibare eklenmesi gerekmektedir:
(c) Müjde Birliği. Asıl makaleye şuradan erişebilirsiniz: https://mujdebirligi.com/makaleler/hic-kimse-hicbir-zaman-bu-adamin-konustugu-gibi-konusmamistir-isanin-beklenmedik-sozleri/