Hazırlayan: John Piper
Homurdanmadan acı çeken insanlara bitiyorum. Özellikle de Tanrı’ya inanıyor ancak O’na asla öfkelenmiyor veya O’nu eleştirmiyorlarsa. Bana öyle geliyor ki, homurdanmamak dünyadaki en nadir karakter özelliklerinden biri. Bu özellik bir de Tanrı’ya –bizim acı veren durumlarımızı düzeltebilecek olup da düzeltmeyen Tanrı’ya– olan derin bir imanla birleşince, bu güzel, Tanrı’ya güvenen ve O’nu onurlandıran yönüyle birlikte daha da çekici bir özellik oluyor. Pavlus böyleydi.
Ölümün Eşiğinde
Pavlus, kendi imanının sınandığı ve kendisinin çaresizliğin ve ölümün eşiğine getirildiği anı şöyle anlatıyor:
Dayanabileceğimizden çok ağır bir yük altındaydık. Öyle ki, yaşamaktan bile umudumuzu kesmiştik. Ölüme mahkûm olduğumuzu içimizde hissettik. Ama bu, kendimize değil, ölüleri dirilten Tanrı’ya güvenmemiz için oldu. Tanrı bizi böylesine büyük bir ölüm tehlikesinden kurtardı; daha da kurtaracaktır. Umudumuzu O’na bağladık. (2. Korintliler 1:8-10)
Buradaki üç şey özellikle dikkate değer. Birincisi, çekilen acının şiddeti: “Ölüme mahkûm olduğumuzu içimizde hissettik.” İkinci olarak, bu acıda bir maksat ve tasarı var: “Bu, kendimize değil, ölüleri dirilten Tanrı’ya güvenmemiz için oldu.” Üçüncü olarak, bu maksat Tanrı’nın maksadıydı. Bu, Şeytan’a ait olamazdı çünkü Şeytan, Pavlus’un Tanrı’ya güvenmesini kesinlikle istemez.
Dolayısıyla, Pavlus’un kendi acıları hakkında –her ne kadar şiddetli olsalar da– inandığı gerçek şuydu: Bu acı, nihai olarak Tanrı’nın maksadıyla gelmişti ve bu maksat da Pavlus’un yaşamının her anında, özellikle de ölüm yaklaşırken kendisine daha az, Tanrı’ya daha çok güvenmesiydi.
Homurdanmamanın Anahtarı
Görünen o ki, Pavlus’un çektiği acılar esnasında nasıl homurdanmama özgürlüğüne sahip olduğunu bu gerçek açıklıyor. Tanrı’nın bu durumdan sorumlu olduğunu ve O’nun amaçlarının tümüyle kendisinin iyiliği için olduğunu biliyordu. Pavlus bu gerçeği başka yerlerde de ayrıntılarıyla anlatıyor:
Sıkıntılarla da övünüyoruz. Çünkü biliyoruz ki, sıkıntı dayanma gücünü, dayanma gücü Tanrı’nın beğenisini, Tanrı’nın beğenisi de umudu yaratır. Umut düş kırıklığına uğratmaz. Çünkü bize verilen Kutsal Ruh aracılığıyla Tanrı’nın sevgisi yüreklerimize dökülmüştür. (Romalılar 5:3-5)
Yine, Pavlus’un homurdanmama özgürlüğünün temeli –hatta onun sevincinin varlığı– Tanrı’nın onun yaşamında oldukça önemli bir şey yapmakta olduğuna yönelik güveniydi. Tanrı, onun yaşamında dayanma gücü ve Tanrı’yla dolu bir umut yaratıyordu.
Dünya Üzerindeki Yaşamın Sonunda Acılar
Peki ya bu dünyadaki yaşamda yeni bir dönem yaratıp Tanrı’ya güvenimizin (2. Korintliler 1:9) ve sağlam karakter ve umudumuzun (Romalılar 5:4) artmadığı, bizi yalnızca ölüme götüren acılara ne demeli? Pavlus bu sorunun son derece farkındaydı ve cevabını 2. Korintliler 4:16-18’de verdi:
Bu nedenle cesaretimizi yitirmeyiz. Her ne kadar dış varlığımız harap oluyorsa da, iç varlığımız günden güne yenileniyor. Çünkü geçici, hafif sıkıntılarımız bize, ağırlıkta hiçbir şeyle karşılaştırılamayacak kadar büyük, sonsuz bir yücelik kazandırmaktadır. Gözlerimizi görünen şeylere değil, görünmeyenlere çeviriyoruz. Çünkü görünenler geçicidir, görünmeyenlerse sonsuza dek kalıcıdır.
Buradaki mesele, insan yaşamının günden güne –sıkıntılarla, hastalıklarla ve yaşlanmayla– harcanıyor olmasıdır. Bir başka deyişle, bu acılardan sonraki bölüm yeryüzündeki daha büyük bir iman ve umut dönemi değildir. Sonraki bölüm cennettir.
Öyleyse, yaklaşan ölümle birlikte gelen artan acıların hiçbir maksadı var mıdır? Birkaç yıllık yaşamı kalan ve ağrıların, acıların ve ölümün hücumu altında olanlarımız nasıl homurdanmasın? Pavlus’un cevabı, bu yaşamdaki sıkıntıların –eğer onlara Mesih’e güvenerek katlanırsak– aslında cennette çok daha büyük ölçülerde yücelik doğurduğudur. “Sıkıntılarımız bize, ağırlıkta hiçbir şeyle karşılaştırılamayacak kadar büyük, sonsuz bir yücelik kazandırmaktadır.”
Memnuniyetin Sırrı
Bu nedenle, Pavlus’un yaşamı her ne kadar durmak bilmez bir acılar yaşamı gibi görünse de (2. Korintliler 11:23-33), homurdanmanın izine rastlamak zordur ve özellikle Tanrı’ya karşı homurdanma hiç yoktur. Yıkıma sebep olan yanlışlara ve öğretmenlere öfkelenebiliyordu (Galatyalılar 1:8-9; 5:12). Kendi üzerindeki baskıları ve yükleri ifade edebiliyordu (2. Korintliler 11:28). Ama yine de, tüm bu süreçteki memnuniyeti (yetinme duygusu) sıra dışıydı.
Memnuniyetin sırrını öğrenmiş olduğunu söyledi:
Ben her durumda eldekiyle yetinmeyi öğrendim. Yoksulluk çekmeyi de bilirim, bolluk içinde yaşamayı da. İster tok ister aç, ister bolluk ister ihtiyaç içinde olayım, her durumda, her koşulda yaşamanın sırrını öğrendim. Beni güçlendirenin aracılığıyla her şeyi yapabilirim. (Filipililer 4:11-13)
Görünen o ki bu “sır”, Mesih’in insanı tümüyle tatmin eden varlığı ve değeriydi (Filipililer 3:8) ve bunun yanında Pavlus, Tanrı’nın merhametli hâkimiyetiyle her şeyi kendi iyiliği için etkin kılacağına güven duyuyordu (Filipililer 1:12; Romalılar 8:28). Pavlus’un çektiği tüm acılar boyunca alçakgönüllülükle, Tanrı’ya bağımlı kalarak ve Mesih’e değer vererek koruduğu bu memnuniyeti, bu adam karşısında huşu duymama sebep oluyor.
Tüm içerikler aksi belirtilmedikçe Müjde Birliği’ne aittir. Kişisel amaçlar veya ticari olmayan amaçlar dahilinde, bu içerikleri özgürce kullanabilir, paylaşabilir ve çoğaltabilirsiniz. Ancak yazılı içeriğin çevrimiçi yayınlandığı durumlarda, şu şekilde asıl makaleye gönderme yapan bir ibare eklenmesi gerekmektedir:
(c) Müjde Birliği. Asıl makaleye şuradan erişebilirsiniz: https://mujdebirligi.com/makaleler/homurdanmadan-aci-cekmek-elci-pavlusa-olan-sevgimin-nedeni/
Yorum 01