İki kilise üyesi hayal edin. Birine Bob, birine de Bill diyelim. Bob tam bir Kutsal Kitap öğrencisi. Kutsal Kitap’ın her konuda ne söylediğini bilmekten sevinç duyuyor. Üçlübirlik doktrinini bile, ona sorarsanız açıklayabilir. Bazı eylemleri Hristiyanlığını yansıtmayan şeyler olabilir. Hatta doğrusu, yaşamı çok da Hristiyan yaşamı gibi gözükmüyordur. Ama Kutsal Kitap’ı biliyordur.
Öte yandaysa Bill var. Bill etrafa fazla sezdirmese de, Kutsal Kitabı’nı çok okumamaktadır. Kesinlikle o da “iyi” olmak istemektedir. Başkalarını sevmeye çalışır. Ancak Bill, İsa’nın kimliği veya kilisenin ne olduğuyla ilgili sağlam bir açıklama yapabilme noktasında zorluk çekmektedir. Aynı zamanda ahlaki meseleleri tanımlamada da iyi değildir. Ama başkalarında gördüğü gibi bencil, kendi kendini tüketen bir yaşam yaşamak da istemez. O kendisini “Kutsal Kitap adamı” veya “doktrin adamı” olarak değil de, bir “ilişkiler adamı” olarak değerlendirir.
Bu kişilerden biri size benziyor mu?
Bob insanları daha çok umursamalıdır ve Bill de gerçeği daha çok umursamalıdır. Gerçekten ikisi de İsa’ya daha çok önem vermelidir çünkü İsa hem Tanrı Sözü’nün gerçeklerini hem de Tanrı halkını sever.
Kilisenin öğrenci yetiştirme görevi, bu iki tür insanın da İsa’yı daha iyi izlemesine yardımcı olur. İsa şöyle demiştir: “Ardımdan gelmek isteyen kendini inkâr etsin, çarmıhını yüklenip beni izlesin” (Mar. 8:34). Bob kendini inkâr etmeli ve insanları daha fazla severek İsa’yı izlemelidir. Bill bunu Tanrı Sözü’nü daha fazla sevmeye çalışarak yapmalıdır. Bir İsa öğrencisi, yalnızca Mesih’i izlediğini iddia eden birisi değildir. Bir İsa öğrencisi, Mesih’i gerçekten izleyen birisidir.
İşte bu, yani İsa’yı izlemenin ne demek olduğunu hatırlamak, her öğrenci yetiştirme konuşmasının başladığı nokta olmalıdır. Öğrenci yetiştirme, diğerlerine İsa’yı izlemede yardımcı olmak demektir. Öğrenci yetiştirme, bir başlangıç yaparak, öğretiş vererek, düzelterek, model olarak, severek, kendimiz alçakgönüllü olarak, danışmanlık yaparak ve etkileyerek, bir başkasına ruhsal açıdan iyi bir şey yapmaya çabaladığımız bir ilişkidir.
Öyleyse nasıl öğrenci yetiştireceğiz? Bob’a imanını titizlikle yaşaması ve Bill’e de imanı daha iyi anlaması için tam olarak nasıl yardımcı olabiliriz?
Bu sorular yalnızca pastörler için değildir. Kutsal Kitap bu tür görevleri hepimize vermiştir. Yuhanna bize birbirimizi sevmemizi söyler (2. Yuh. 5) Pavlus bize birbirimizi yüreklendirmemizi ve ruhça geliştirmemizi söyler (1. Sel. 5:11). Pavlus aynı zamanda, herkesi İsa’da olgun olarak görmek istediğimiz için, birbirimize öğretmemizi söyler (Kol. 1:28) İbraniler’in yazarı bizlere, birbirimizi nasıl iyi işler için gayrete getirebileceğimiz konusunda düşünmemizi söyler (İbr. 10:24).
Karara varmanız gereken ilk nokta, kiminle vakit geçireceğiniz olmalıdır. Hafta içinde belli miktarda zamanınız vardır. Bütün kiliseyi öğrenci olarak yetiştiremezsiniz. Peki zamanınızı kime ayıracağınıza nasıl karar verecekseniz?
Kutsal Kitap’ı da elimize alarak, burada size sırasıyla göz önünde bulundurmanızın uygun olacağı dokuz unsur sunacağım.
1. AİLE ÜYELERİ
Pavlus şöyle yazar: “Kendi yakınlarına, özellikle de ev halkına bakmayan kişi imanı inkâr etmiş, imansızdan beter olmuştur” (1. Tim. 5:8).
Kutsal Kitap burada ve başka metinlerde, her birimizin ailelerimize karşı özel bir sorumluluk sahibi olduğumuzu öğretir. Tanrı, aile kurumu içerisinde bizlere yaşam boyu süren, doğal temelleri olan, birbirimize karşı sevgi ve ilgiyle dolu ilişkiler verir. Bu doğal sevgi ve sorumluluklar, Mesih odaklı amaçlar için kullanılmalıdır. Özellikle aile üyeleri konusunda bu böyledir. Özellikle de, Kutsal Yazılar size ailenize yönelik özel sorumluluklar veriyorsa. Nitekim Kutsal Yazılar, anne babalara çocuklarıyla ilgili ve eşlere de birbirleriyle ilgili sorumluluklar vermektedir. Sahip olacağınız en önemli öğrenci yetiştirme ilişkileri bunlardır.
2. RUHSAL DURUM
Hristiyan olmayan arkadaşlarınıza müjdeleme yapmalısınız ancak onları sanki Hristiyanlarmış gibi öğrenci olarak yetiştirmeniz yersiz olur. Pavlus bizlere şöyle der: “Doğal kişi, Tanrı’nın Ruhu’yla ilgili gerçekleri kabul etmez. Çünkü bunlar ona saçma gelir, ruhça değerlendirildikleri için bunları anlayamaz” (1. Kor. 2:14). Bir Hristiyan’ı öğrenci olarak yetiştirmeniz gerekir.
3. KİLİSE ÜYELİĞİ
İbraniler kitabında bulunan bu buyrukları düşünün:
Tanrı’nın sözünü size iletmiş olan önderlerinizi anımsayın. Yaşayışlarının sonucuna bakarak onların imanını örnek alın… Önderlerinizin sözünü dinleyin, onlara bağlı kalın. Çünkü onlar canlarınız için hesap verecek kişiler olarak sizi kollarlar. Onların sözünü dinleyin ki, görevlerini inleyerek değil –bunun size yararı olmaz– sevinçle yapsınlar. (İbr. 13:7, 17)
Kesinlikle bu ayetler bizleri kendi kilisemizdeki önderleri dinlemeye davet etmektedir. Ancak buradaki bir diğer ima da, öğrenci yetiştirme yollarının en iyi çalıştığı bağlamın bir kişinin kendi kilisesindeki ilişkiler olmasıdır.
Kendi topluluğumuza karşı daha büyük bir sorumluluğumuz vardır. Onlara hem yardım etmemiz hem de onlardan yardım almamız gerekir. Kilisenin üyeleri, aynı bedene ait ihtiyarları izler ve bu ihtiyarlara itaat ederler. Aynı inanç açıklamasını ve aynı kilise antlaşmasını kabul ederler. Birincil ve ikincil konularda aynı öğretişi tecrübe ederler. Birbirlerini haftada en az bir kere görürler. Bütün bu sebeplerden dolayı, normal olarak bu kişilerle bir kilise içinde inşa edilen öğrenci yetiştirme ilişkileri daha elverişlidir.
Dahası, eğer bir arkadaşınız sağlıklı olmayan bir kiliseye katılıyorsa, onu öğrenci olarak yetiştirmekle ruhsal yaşamına zarar veriyor olabilirsiniz. Nasıl mı? Sizin ruhsal desteğiniz, ironik olarak kişinin Kutsal Kitap’ı öğretmeyen bir kilisede kalmaya devam etmesini sağlar. Bu kesin bir kural değildir ama daha iyisi, arkadaşınızı sağlıklı bir kiliseye katılmaya teşvik etmek olacaktır. Hristiyanların sadece size değil, bedenin tamamına ihtiyaçları vardır.
4. CİNSİYET
Kutsal Yazılar konu öğrenci yetiştirmeye gelince cinsiyet konusunda hassastır. Örneğin Pavlus bize şöyle der: “Aynı şekilde yaşlı kadınlar… saygın bir yaşam sürmeli. İftiracı, şaraba tutsak olmamalı; iyi olanı öğretmeli. Öyle ki genç kadınları, kocalarını ve çocuklarını seven, sağduyulu, temiz yürekli, iyi birer ev kadını ve kocalarına bağımlı olmak üzere eğitebilsinler. O zaman Tanrı’nın sözü kötülenmez” (Tit. 2:3-5).
Toplantılarımızda ben hem kadın hem de erkeklere öğretiş veriyorum. Bunun yanında, hepimizin birer anne ve babası ve çoğumuzun da kız ve erkek kardeşleri veya eşleri vardır. Demek istediğim, karşı cinsten birini öğrenci olarak yetiştirme, aile bağlamı içerisinde gerçekleşmektedir. Kilisede de kadınlar ve erkekler, aile dostları olarak aynı antlaşmanın birer parçalarıyız.
Ancak konu normal ve kasten yapılan bir öğrenci yetiştirme ilişkisine gelince, erkeklerin erkekleri, kadınların da kadınları öğrenci olarak yetiştirmesi bilgece olacaktır. Cinsiyetin Tanrı tarafından verilmiş bir gerçeklik olduğunun farkındayız ve bunu gerçekçi ve düzgün bir şekilde ele almamız gerekir. Kilisedeki herkesi sevmeliyiz ve aynı zamanda da yanlış yakınlaşmalardan uzak durmaya çalışmalıyız.
5. YAŞ
Cinsiyet konusunda olduğu gibi, Kutsal Yazılar yaş konusunda da hassastır. Titus metninde bahsedildiği gibi genç kadınlar, yaşlı kadınlardan öğrenir. Başka bir yerde Pavlus, Timoteos’a gençlerin küçük görülmesine izin verilmemesini söyler ama aynı mektupta, Timoteos’u yaşlı erkeklere saygı göstermeye teşvik etmektedir (1. Tim. 4:12; 5:1).
Normal şartlarda, kendinizden daha genç birini öğrenci olarak yetiştirirsiniz. Bunun yanında, Kutsal Yazılar gençlerin yaşlılara öğrettiği birçok istisnayla doludur. Elbette yaşça ilerledikçe, aynı zamanda bizimle aynı yaşta veya daha genç olanlardan alçakgönüllülükte bir şeyler öğrenme noktasında da ilerlemek isteriz. Yoksa etrafımızda öğretmen kalmaz! Şahsen ben yirmili ve otuzlu yaşlardaki arkadaşlarımdan, yetmiş ve seksenli yaşlardakilerden öğrendiğim gibi öğrenebildiğimi fark ettim.
6. SİZDEN FARKLILIK
Müjde’nin gücünü, dünyasal açıdan birbirinden farklı olan kişiler arasında yarattığı birlik kadar gösteren çok az şey vardır. Efesliler mektubunda Mesih’ten bahsedilerek, diğer uluslar hakkında şöyle denir: “O’nun aracılığıyla hepimiz [Yahudiler ve Yahudi olmayanlar] tek Ruh’ta Baba’nın huzuruna çıkabiliriz” (Ef. 2:18). Yahudileri ve diğer ulusları ayıran duvar, çarmıhta yıkılmıştır.
Şimdiyse, Tanrı’nın bilgeliği, resmi olarak ayrılmış bu insanların birlik olmasında gösterilmektedir (Ef. 3:10). Tabii ki de farklı etnik, ekonomik, eğitimsel ve bizi bölen başka birçok unsur içerisinde kilise, birlik olarak, Tanrı’nın önünde herkesin birlikte tapınacağı o günü beklemektedir. “Her ulustan, her oymaktan, her halktan, her dilden oluşan, kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık tahtın ve Kuzu’nun önünde duruyordu” (Vahiy 7:9-10).
Peki, uygulamada bu ne anlama gelmektedir?
Öğrenci olarak yetiştirmek üzere birini aradığınızda, şüphesiz orta yaşlı anneler birbirlerini arkadaş edinmeli, genç evli çiftler birlikte zaman geçirmeli ve yirmili yaşlardaki bekar erkekler beraber takılmalıdırlar. Bu gibi gruplar Tanrı’nın büyümemiz için kullandığı ortak noktalara sahiptirler.
Ancak aynı zamanda üniversite öğrencileriyle veya çocuklar ve gençlerle vakit geçirerek neler öğrenebileceğinizi de düşünün. Ya da İngiltere, Brezilya veya Kore’den gelen yabancılarla veya genç bir beyaz kocaysanız, yaşlı bir siyahî kocayla buluşarak neler öğrenebileceğinizi düşünün.
Tanrı’nın bize, bizden farklı olanlar aracılığıyla öğreteceği ne kadar çok şey vardır! Ayrıca Müjde, birliğimiz aracılığıyla nasıl da sergilenmektedir! Sergilenen bu birliğin temelinde birbirimizi beğenmemiz değil, birbirimizden öğrenmemiz vardır.
7. ÖĞRENMEYE AÇIK OLMA
Süleyman’ın Özdeyişleri defalarca öğrenmeye açık olan oğlu takdir ederken, azarı, öğretişi ve nasihati küçümseyen budala oğlu reddetmektedir. Dahası, bize Tanrı’yla ilgili şunu söyler: “Alçakgönüllülere adalet yolunda öncülük eder, kendi yolunu öğretir onlara” (Mez. 25:9; krş. Özd. 11:2). Bu nedenle, Petrus şöyle öğretir: Ey gençler, siz de ihtiyarlara bağımlı olun. Hepiniz birbirinize karşı alçakgönüllülüğü kuşanın. Çünkü ‘Tanrı kibirlilere karşıdır, ama alçakgönüllülere lütfeder’” (1. Pet. 5:5).
Kendisine öğretecek bir şeyiniz olmadığına inanan veya kendisinin öğrenecek bir şeyi olmadığına inanan bir kişiye, bir şey öğretmek için vakit harcamak istemezsiniz. Öğrenmeye açık olanlara öğretin ve kendiniz de öğrenmeye açık olun.
8. BAŞKALARINA ÖĞRETME YÖNÜNDEKİ SADAKAT
Pavlus’un Timoteos’a söylediklerini hatırlayın: “Birçok tanık önünde benden işittiğin sözleri, başkalarına da öğretmeye yeterli olacak güvenilir kişilere emanet et” (2. Tim. 2:2).
Herkesi öğrenci olarak yetiştirmek isteriz ama özellikle de başkalarını öğrenci olarak yetiştirecek olanları öğrenci olarak yetiştirmek isteriz. Gerekirse toplama işlemi yaparız ama asıl yapmak istediğimiz şey çarpma işlemidir. Sadece gelecek kuşağa rehberlik etmiyoruz; gelecek bütün kuşaklara erişmeye çalışıyoruz!
9. YAKINLIK VE TAKVİMLER
Son olarak da ister inanın ister inanmayın, Kutsal Kitap zaman ve meşgul takvimlerimiz konusunda hassastır. Pavlus şöyle yazıyor: “Bunun için fırsatımız varken herkese, özellikle iman ailesinin üyelerine iyilik yapalım” (Gal. 6:10). Bunun gibi bizleri zamanımızı iyi kullanmaya çağıran birçok başka ayet de bulabilirsiniz (örn. Ef. 5:16).
Bu son özellik, bilgelikle alakalı bir konudur. Ancak genel olarak sizin takviminize uyan kişileri bulmanızı öneririm. Nerede yaşadığınızı, nerede çalıştığınızı, ailenizle, işinizle ve kilisenizle ilgili olan sorumluluklarınızı da hesaba katmalısınız. Tanrı’nın sizi imkânsız bir şey yapmaya çağırmadığını varsayın.
Bunların hepsinde, elbette Tanrı iyi işleri bizim için önceden hazırlamaktadır (Ef. 2:10). Bazen de İyi Samiriyeli örneğinde olduğu gibi, yolumuza normalde birlikte vakit geçirmeyi düşünmeyeceğimiz insanlar koyar. Bu belki kilisenizin sizinle aynı ofiste çalışan veya çocukları sizin çocuklarınızla aynı spor faaliyetlerine katılan bir üyesidir. Ya da belki de birini eşi terk etmiştir ve bu kişiyi teskin etmek de size düşer.
Sonuç olarak, kiminle vakit geçirmeyi seçtiğiniz konusunda bilge ve düşünceli olun ama aynı zamanda Rab’bin sağlayışının, planlarımızı bazen boşa çıkardığını da bilin. Hamt olsun ki, bunlar bizi Tanrı’ya bağımlı kılmaktadır!
PARÇALARI BİRLEŞTİRİRSEK
Bob ve Bill’i hatırlıyor musunuz? Diyelim ki, takviminizde yalnızca biriyle buluşacak kadar boş vaktiniz var. Nasıl bir seçim yapardınız? Kesinlikle bu konuda dua etmelisiniz ama bunun kesin bir doğru cevabı yoktur ve eğer ikisiyle de zaman geçirebilecek durumda değilseniz, bunun için kendinizi suçlu hissetmemelisiniz. Zaten bu yüzden Mesih’in bedenine sahibizdir.
Eşleriniz zaten iyi arkadaş olduğu için, size yakın oturduğu için veya programlarınız daha çok uyuştuğu için Bob’la vakit geçirmeyi seçebilirsiniz. Gelecek yaz Bogota, Kolombiya’ya geri taşınacağı, başkalarına öğretiş vermeye meyilli olduğu ve Bogota’daki insanları yetiştirmesi için onu donatmak istediğinizden dolayı Bill’i seçebilirsiniz. Burada mantık ne olursa olsun, dua edin, bilgelik isteyin ve sonrasında işe koyulun.
Tüm bunların ışığında, bilinçli bir şekilde ister bir isterseniz dört kişiyi öğrenci olarak yetiştiriyor olun, bu süreçte kendinizin de ruhsal olarak büyüdüğünden emin olmalı ve sonrasında da etrafınızdakilerin büyümesine yardımcı olmalısınız. İkisi de önemlidir ve her biri, diğerine katkı sağlar.
* * * * *
Editörün notu: Bu makale, Mark Dever’ın Discipling: How to Help Others Follow Jesus (Crossway, 2016) adlı kitabından alıntıdır. İzinle kullanılmıştır.
Mark Dever
Tüm içerikler aksi belirtilmedikçe Müjde Birliği’ne aittir. Kişisel amaçlar veya ticari olmayan amaçlar dahilinde, bu içerikleri özgürce kullanabilir, paylaşabilir ve çoğaltabilirsiniz. Ancak yazılı içeriğin çevrimiçi yayınlandığı durumlarda, şu şekilde asıl makaleye gönderme yapan bir ibare eklenmesi gerekmektedir:
(c) Müjde Birliği. Asıl makaleye şuradan erişebilirsiniz: https://mujdebirligi.com/makaleler/ogrenci-yetistirme/birini-ogrenci-olarak-yetistirmek-uzere-secerken-goz-onunde-bulundurmamiz-gereken-9-unsur/