Hazırlayan: John Piper
Bir görevi nasıl başka birinin gücüyle yaparsınız? İradenizi nasıl bir şeyi yapmak için başka birinin iradesine bel bağlayacak bir biçimde harekete geçirirsiniz?
Bizi bu soruyla karşı karşıya bırakan bazı Kutsal Kitap metinleri şunlardır:
- “Bedenin kötü işlerini Ruh’la öldürürseniz yaşayacaksınız” (Romalılar 8:13). Günahı öldürmeyi biz yapmalıyız ama bunu Ruh’la yapmalıyız. Nasıl?
- “Kurtuluşunuzu saygı ve korkuyla sonuca götürmek için daha çok gayret edin. Çünkü kendisini hoşnut edeni hem istemeniz hem de yapmanız için sizde etkin olan Tanrı’dır” (Filipililer 2:12-13). Bizim gayret etmemiz gerekiyor. Ama isteme ve yapma, Tanrı’nın istemesi ve yapmasıdır. Bunu nasıl deneyimleriz?
- “Hepsinden çok emek verdim. Aslında ben değil, Tanrı’nın bende olan lütfu emek verdi” (1. Korintliler 15:10). Pavlus şahsen sıkı çalışmıştı. Ama emekleri bir şekilde kendi emeği değildi. Bunu nasıl yaptı?
- “O’nun kudretle bende etkin olan gücüne dayanarak uğraşıp emek vermemin amacı da budur” (Koloseliler 1:29). Biz uğraşıyoruz. Biz emek veriyoruz. Biz çaba ve enerji harcıyoruz. Ama bu öyle bir şekilde yapılıyor ki, bu Tanrı’nın enerjisi ve Tanrı’nın eylemi oluyor. Bunu nasıl yapıyoruz?
- “Başkalarına hizmet eden, Tanrı’nın verdiği güçle hizmet etsin” (1. Petrus 4:11). Biz hizmet ediyoruz. Biz güç harcıyoruz. Ama bu öyle bir şekilde yapılıyor ki, hizmetimiz Tanrı’nın lütufkâr gücünün bir sonucu oluyor. Bu ne şekilde oluyor?
K.D.G.E.Ş.’ye Giriş
1983 yılında bu sorulara yönelik cevabımı bir vaazımda vermiştim ve bugüne dek, bu beş adımın kısaltması olan K.D.G.E.Ş. kısaltmasının daha gelişmiş bir versiyonunun çıkaramadım.
1984 yılında J. I. Packer, Keep in Step with the Spirit (Kutsal Ruh’a Ayak Uydurmak) adlı kitabında da 125-126. sayfalar arasında aynı yöntemi vermektedir. Bunu “Augustinusçu kutsallık öğretisi” olarak adlandırıyor. “Yoğun etkinliğe” çağırıyor ama bu etkinlik “doğasında hiçbir şekilde kişinin kendisine bel bağladığı” bir etkinlik değildir. Aksine, bunun “dört evreli bir sırayı takip ediyor” olduğunu söyler:
İlk olarak, elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan biri olarak, karşınızdaki görevleri, fırsatları ve sorumlulukları gözlersiniz. İkinci olarak, bunlarda yardım bulmak için, Mesih’siz hiçbir şey –meyve veren hiçbir şey (Yuhanna 15:5)– yapamadığınızı fark ederek dua edersiniz. Üçüncü olarak, dilediğiniz üzere yardım bulacağınızı umut ederek iyi bir iradeyle ve cesaretle çalışmaya koyulursunuz. Dördüncü olaraksa, Tanrı’ya sağladığı yardım için şükrederek, yol boyunca gösterdiğiniz başarısızlıklar için af diler ve sonraki görev için daha çok yardım dilersiniz. Augustinusçu kutsallık, sıkı çalışılan kutsallıktır ve sıranın sürekli olarak tekrar edilmesini içerir.
Benim beş adımlık dizilimim onun ilk evresini es geçiyor (“önünüzdeki şeyi fark etmek”). Onun ikinci adımını da ikiye bölüyorum: K. Hiçbir şey yapamadığını Kabul Et (onun ifadesiyle “fark et”). D. Eldeki iş konusunda Tanrı’nın yardımı için Dua Et. Sonrasında onun üçüncü adımını ikiye bölüyorum. O, “dilediğiniz üzere yardım bulacağınızı umut et” diyor. Sonra, bu beklentiyle, “iyi bir iradeyle çalışmaya koyul.” Bense, G. Tanrı’nın belirli yardım vaadine Güven. Sonra, bu imanla, E. Eyleme geç. Son olarak, ikimizin de söylediği üzere, Ş. Tanrı’ya bulduğun yardım için Şükret.
- K. Kabul et
- D. Dua et
- G. Güven
- E. Eyleme geç
- Ş. Şükret
Tanrı’nın Vaatlerine Güvenmek
Ben ortadaki G harfinin en önemlisi olduğunu düşünüyorum. Bir vaade güven. Bence birçok Hristiyan’ın Hristiyan yaşamını yaşama girişimlerinde eksik olan adım budur. Kesinlikle benim en çok yaptığım hata budur.
Çoğumuz zorlu bir görevle karşılaşıyoruz ve “Yardım et, Tanrım. Sana ihtiyacım var” demeyi unutmuyoruz. Ama sonra, D’den doğrudan E’ye, yani Duadan Eyleme atlıyoruz. Dua ediyoruz ve sonra da eyleme geçiyoruz. Ancak bu, bizi çok önemli bir adımdan mahrum bırakıyor.
Tanrı’nın yardımı için dua ettikten sonra, kendimize Tanrı’nın vermiş olduğu özel bir vaadi hatırlatmamız gerekiyor. Zihinlerimizi ona vermemiz gerekiyor. İmanımızı ona bağlamamız gerekiyor ve Tanrı’ya, “Sana iman ediyorum; imansızlığımı yenmeme yardım et. Bu vaade olan imanımı arttır. Sana güveniyorum, Rab. Haydi bakalım.” Sonra eyleme geçilmeli.
Pavlus, “imana dayanarak” (2. Korintliler 5:7) ve “imanla” (Galatyalılar 2:20) yaşadığımızı söylemektedir. Ancak çoğumuz için, bu muğlak kalmaktadır. Her saat bunu nasıl yaparız? Bunu, Tanrı’nın yapmış olduğu ve İsa’nın kanıyla satın aldığı özel, somut vaatleri kendimize hatırlatarak yaparız (2. Korintliler 1:20). Sonrasında, saat başı yardım bulmak için dua etmeyiz sadece; saat başı o belirli vaatlere güveniriz.
Petrus, “Başkalarına hizmet eden, Tanrı’nın verdiği güçle hizmet etsin” (1. Petrus 4:11) derken, bunu yalnızca bu gücün tedariki için dua ederek değil, aynı zamanda bu özel durumlarda Tanrı’nın tedarik vaatlerine güvenerek yaparız. Pavlus, Tanrı’nın size Ruh’u “duyduklarınıza imanla” sağladığını söylemektedir (Galatyalılar 3:5). Yani, bir vaat duyarız ve özel bir ihtiyacımız konusunda bu vaade güveniriz; Kutsal Ruh da inandığımız bu vaat aracılığıyla yardımımıza gelir.
Ezberlenecek 10 Vaat
Benim bunun nasıl yapılacağına dair önerimse şu: Her durum için geçerli olacak ve “Tanrı’nın verdiği güçle” yapılması gereken bir görevle karşılaştığınız zaman size yardımda bulunacak birkaç vaadi ezberleyin. Sonra, bu görevler karşınıza geldikçe, bunu kendi başınıza yapamayacağınızı kabul edin. İhtiyaç duyduğunuz yardım için dua edin. Sonra, ezberlediğiniz vaatlerden birkaç tanesini hatırlayın ve ona güvenin – ona iman edin. Sonra, eyleme geçin – Tanrı’nın sizin eyleminizle eyleme geçtiğine inanın! Son olarak da göreviniz bittiğinde, O’na şükredin.
Aşağıda başlamanıza yardımcı olacak on vaade yer veriyorum. Bunlar arasında benim en çok kullandığım Yeşaya 41:10’dur.
- “Korkma, çünkü ben seninleyim; yılma, çünkü Tanrın benim. Seni güçlendireceğim, evet, sana yardım edeceğim; zafer kazanan sağ elimle sana destek olacağım.” (Yeşaya 41:10)
- “Tanrım da her ihtiyacınızı kendi zenginliğiyle Mesih İsa’da görkemli bir biçimde karşılayacaktır.” (Filipililer 4:19)
- “Her zaman, her yönden, her şeye yeterli ölçüde sahip olarak her iyi işe cömertçe katkıda bulunabilmeniz için, Tanrı her nimeti size bol bol sağlayacak güçtedir.” (2. Korintliler 9:8).
- “‘Seni asla terk etmeyeceğim, seni asla yüzüstü bırakmayacağım.’ Böylece cesaretle diyoruz ki, “‘Rab benim yardımcımdır, korkmam; İnsan bana ne yapabilir?’” (İbraniler 13:5-6)
- “Çünkü RAB Tanrı bir güneş, bir kalkandır. Lütuf ve yücelik sağlar. Dürüstçe yaşayanlardan hiçbir iyiliği esirgemez.” (Mezmurlar 84:11)
- “Öz Oğlu’nu bile esirgemeyip O’nu hepimiz için ölüme teslim eden Tanrı, O’nunla birlikte bize her şeyi bağışlamayacak mı?” (Romalılar 8:32)
- “Ömrüm boyunca yalnız iyilik ve sevgi izleyecek beni, hep RAB’bin evinde oturacağım.” (Mezmurlar 23:6)
- “İblis’e karşı direnin, sizden kaçacaktır.” (Yakup 4:7)
- “Lütfum sana yeter. Çünkü gücüm, güçsüzlükte tamamlanır.” (2. Korintliler 12:9)
- “Sıkıntılı gününde seslen bana; seni kurtarırım, sen de beni yüceltirsin.” (Mezmurlar 50:15)
Asla Pavlus’un sözleri üzerine düşünmeyi bırakmayın: “Mesih’le birlikte çarmıha gerildim. Artık ben yaşamıyorum, Mesih bende yaşıyor. Şimdi bedende sürdürdüğüm yaşamı, beni seven ve benim için kendini feda eden Tanrı Oğlu’na imanla sürdürüyorum” (Galatyalılar 2:20). Ben değil. Ama yine de ben. İmanla.
Tüm içerikler aksi belirtilmedikçe Müjde Birliği’ne aittir. Kişisel amaçlar veya ticari olmayan amaçlar dahilinde, bu içerikleri özgürce kullanabilir, paylaşabilir ve çoğaltabilirsiniz. Ancak yazılı içeriğin çevrimiçi yayınlandığı durumlarda, şu şekilde asıl makaleye gönderme yapan bir ibare eklenmesi gerekmektedir:
(c) Müjde Birliği. Asıl makaleye şuradan erişebilirsiniz: https://mujdebirligi.com/makaleler/tanrinin-gucunde-guc-bulmak/
Yorum 01