Hazırlayan: John Piper
1. Yazarın taşıdığı anlam için okuyun, kendi anlamınız için değil.
Okuma yaparken, yazarın kendi yazdıklarıyla bizim görmemizi ve deneyimlememizi istediği şeyin ne olduğunu bilmek isteriz. Onları yazdığı sırada bir amaç gütmüştür. Hiçbir şey o amacı değiştiremez. Bu amaç geçmiş, nesnel bir olay olarak tarihe geçmiştir.
Yalnızca öznel deneyimler için okumuyoruz. Nesnel gerçeklik hakkında daha fazlasını keşfetmek için okuyoruz. Okurken aklıma gelen şeylerle yetinmiyorum. Bir cümlenin, bir kelimenin veya bir mektubun anlamı, buradan yazarın bizim anlamamızı istediği şeydir. Dolayısıyla, iyi okumanın ilk amacı anlamdır.
2. Kutsal Kitap’ın zenginliklerini açığa çıkarabilmek için sorular sorun.
Okuma yaparken, çözülecek bir problemle, açığa çıkarılacak bir gizemle veya deşifre edilecek bir bulmacayla karşılaşmadığımız takdirde, gerçekten düşünmeyiz. Zihnimiz zorlanana ve pasif okumadan aktif okumaya geçene kadar, bir sürü düşünceyi es geçeriz.
Kendimize sorular sormak, çözülecek bir problem veya açığa çıkarılacak bir gizem yaratmanın bir yoludur. Bunun anlamı da, kendimize sorular sorma alışkanlığının bizim düşünmemizi harekete geçirdiği ve devam ettirdiğidir. Sorular sormak, okuma yaptığımız sırada zihnimizi uyarır ve bir metnin gerçek anlamının derinlerine doğru yol almamızı sağlar.
2.1. Sözcükler hakkında sorular sorun.
Tanımlar hakkında sorular sorun. Özellikle bu cümlede bu sözcük ne anlama geliyor? Ayrıca unutmayın, yazarın bu kelimeyle ne kastettiğini soruyoruz, anlamına ilişkin kendi düşüncelerimizi değil. Burada yatan varsayımsa şu ki, sözcüklerin farklı cümlelerde farklı anlamları olacaktır.
2.2 Tümcecikler hakkında sorular sorun.
Bir tümcecik, yüklemi olmayan ancak bir eylemi, kişiyi veya bir şeyi tanımlayan bir sözcükler grubudur. Örneğin, “Bedenin kötü işlerini Ruh’la öldürürseniz…” Buradaki “Ruh’la” tabiri, aktiviteyi betimlemektedir. Bize yaşamlarımızdaki günahı nasıl öldürdüğümüzü anlatmaktadır. Bu gibi tümceciklere yakından bakın ve bunların özel olarak neyi açıkladığını sorun.
2.3. Cümleler arasındaki ilişkiler hakkında sorular sorun.
Bir cümle, öznesi ve yüklemi olan bir sözcükler grubudur. Cümlelerin birbirleriyle nasıl ilişkili oldukları sorusu, sorabileceğimiz en önemli sorulardan biridir. Çoğunlukla, cevap küçük bir bağlaç sözcüğünde olacaktır (örn. ama, eğer, ve, bu nedenle, öyle ki, çünkü). Bazen farklı teolojiler arasındaki en büyük ayrımlar bu bağlantılardan kaynaklanmaktadır.
2.4. Sözcüklerin ve tümceciklerin anlamını belirtme ve sınırlandırma noktasında, bağlamın nasıl yardımcı olduğunu sorun.
Sözcüklerin anlamını bilmediğiniz sürece bir cümlenin anlamını tam olarak bilemez ve bir cümlenin anlamını bilmediğiniz sürece de sözcüklerin anlamını bilemezsiniz. Bu bir döngüdür ancak ümitsiz bir döngü değildir. Sözcüklerin paylaştıkları anlam sınırlıdır.
Bir sözcüğün anlamı hakkında yapılan yanlış tahminler genellikle cümlenin sonuyla veya paragrafın sonuyla birlikte düzeltilir. Her ne kadar sözcükler kendi içlerinde birtakım farklı anlamlara gelebilseler de, etraflarındaki cümlelerin içeriği ve ilişkisi çoğunlukla yazarın o sözcüklerle kastetmek istediği özel anlamı açıklığa kavuşturacaktır.
2.5. Kutsal Kitap’ın diğer kısımlarıyla olan bağlantılar hakkında sorular sorun.
Bir parçada gördüğümüz anlamın diğer parçalarla nasıl uyum gösterdiğini sormamız gerekir. Burada teyit edilenler Kutsal Kitap’ın başka yerlerinde de mevcut mu? Bununla çelişkili veya tutarsız gibi görünen parçalar var mı?
İki ayet veya parça arasında bir uyumsuzluk hissettiğimde, Kutsal Kitap’ın tutarsız olduğunu asla varsaymam. Görmem gerekenin tümünü görmüyor olduğumu varsayarım. Görünüşteki tutarsızlığı açıklayacak kadarını görmemişsem, sorular sormak muhtemelen daha fazlasını görmem için bana yardımcı olacaktır. Metinler ilk etapta örtüşmüyor gibi görünürken bizim bunların gerçekte nasıl örtüştüğüne ilişkin sorular sorma alışkanlığı göstermemiz, Tanrı’ya ve yollarına ilişkin bilgimizi çoğu şeyden daha fazla derinleştirip zenginleştirecektir.
2.6. Uygulama hakkında sorular sorun.
Kutsal Kitap yazarlarının hedefi bizim yalnızca bilmemiz değil, aynı zamanda olmamız ve yapmamızdır. Bu nedenle, uygulamaya yönelik sorular sorma alışkanlığı geliştirmemiz gerekir. Metni kendimize, kiliseye, ilişkilerimize ve dünyaya nasıl uygulayacağımızı sormamız gerekir. Uygulama görevi asla bitmez. Bir metinden milyonlarca durum ve milyonlarca ilişki konusunda, milyonlarca uygulama noktası çıkarılabilir. Bize düşen görev her bir uygulamayı bilmek değil, Kutsal Yazılar’ın anlamını yaşamlarımıza uygulama konusunda gelişmemizdir.
2.7. Duygusal eğilimler (uygun yürek yanıtları) hakkında sorular sorun.
Kutsal Kitap okumamızın amacı sadece zihnin yanıt vermesi değil, aynı zamanda yüreğin yanıt vermesidir. İnsandaki zengin duygu yelpazesinin tümü, Kutsal Kitap’ın anlamı karşısında duyulabilir. Tanrı bize Kutsal Kitap’ı yalnızca zihnimize bilgiler dolsun diye değil, aynı zamanda yüreklerimiz, yani duygusal eğilimlerimiz dönüştürülsün diye verdi. Tanrı Sözü yalnızca doğru anlaşılarak değil, aynı zamanda doğru hissedilerek de onurlandırılır.
3. Her sayfada, dua edin ve Tanrı’nın yardımını dileyin.
Ya Rab, yüreklerimizi Sözün’e çevir. Bize ona yönelik bir arzu ver. Sözün’deki harikaları görebilmemiz için gözlerimizi aç. İradelerimize hükmet ve bize itaatkâr bir ruh ver. Seni ve yaşamlarımız için olan yolunu görmemizi ve yüreklerimizin tatmin bulmasını sağla.
Tüm içerikler aksi belirtilmedikçe Müjde Birliği’ne aittir. Kişisel amaçlar veya ticari olmayan amaçlar dahilinde, bu içerikleri özgürce kullanabilir, paylaşabilir ve çoğaltabilirsiniz. Ancak yazılı içeriğin çevrimiçi yayınlandığı durumlarda, şu şekilde asıl makaleye gönderme yapan bir ibare eklenmesi gerekmektedir:
(c) Müjde Birliği. Asıl makaleye şuradan erişebilirsiniz: https://mujdebirligi.com/makaleler/kutsal-kitapi-kendi-basiniza-nasil-okursunuz/
Yorum 01