Hazırlayan: Jon Bloom
Güvercin neredeyse evrensel olarak bir barış sembolüdür ve buna oldukça uygundur da. Güvercinler güzel, zarif, sadık canlılardır. Tabii aynı zamanda da kaprisli canlılardır. Bir güvercinin kanat çırpıp uzaklaşması çok sürmez. Çetin bir söz, düşüncesiz bir hareket sergileyecek olun, hemen uçup gider. Eğer bir güvercinin çevrenizde kalmasını istiyorsanız, konuşmalarınıza ve hareketlerinize çok dikkat etmeniz gerekir. Bu da bir hayli, diğer insanlarla barış içinde yaşamaya benzemektedir.
İbraniler mektubunun yazarı bize, “herkesle barış içinde yaşamaya” gayret etmemizi söylemektedir. Buradaki iması da şudur: Barış –gerçek, dürüst bir barış; işlevsiz bir biçimde çatışmalardan kaçmak değil– sağlanması zor bir durumdur. Ne kadar zordur? Açıkçası, barış için gayret etmek yazarın bu ifadesinin etrafında bir araya getirdiği diğer zorlu şeyler listesine dahildir:
- Yorgun ve şevksiz düşmüşken sarkık ellerinizi kaldırmak ve bükük dizlerinizi doğrultmak kadar zordur (İbraniler 12:12).
- Bacağınız kötürümken yürümeye devam etmek kadar zordur (İbraniler 12:13).
- Bir yandan içinizde yer etmeye ve sizi kutsallık dışı tutkulara sürüklemeye devam eden tutkulara sahip olmak, ancak bir yandan da imanınızın gerçekliğine tanıklık eden bir kutsallık içinde yaşamak kadar zordur (İbraniler 12:14).
- Aldatıcı günahın yüreklerimizi nasırlaştırmaması ve bizi Tanrı’dan uzaklaştırıp iman terkine götürmemesi için mücadele etmek kadar zordur (İbraniler 3:12-13). Nitekim yazar “acı bir kök” diyerek, bu terk durumundan bahsetmektedir (İbraniler 12:15, Yasa’nın Tekrarı 29:18’den alıntı).
- Cinsel anlamda pak kalabilmek için sürekli tetikte kalmak kadar zordur (İbraniler 12:16).
Herkesle barış içinde olmaya gayret etmek, yüce iman mücadelesinin diğer her yönü gibi zordur (1. Timoteos 6:12). Bu ruhsal bir savaştır. Barış her zaman saldırı altında olacaktır ve bizim de yerimizde durabilmek (Efesliler 6:13) ve herkesle barış içinde yaşayabilmek için (Romalılar 12:18) elimizden gelen her şeyi yapmamız gerekir. Barış için sıkı bir şekilde savaşmamız gerekmesi, Tanrı Egemenliği’nin ciddi anlamdaki ironik yönlerinden biridir.
Çatışmalara “Zulmedin”
İbraniler 12:14’te “gayret etmek” olarak çevrilen Grekçe kelime diōkō kelimesidir. Bu güçlü bir kelimedir. Günümüzde gayret etmek kelimesiyle kastettiğimizden çok daha güçlü bir anlama sahiptir. Bu Grekçe kelimenin (diōkō) farklı formları, Yeni Antlaşma’da birçok kez kullanılmaktadır. Aşağıda bu kullanımların bazıları italik olarak yer almaktadır:
- İsa: “Benim yüzümden insanlar size sövüp zulmettikleri … zaman ne mutlu size!” (Matta 5:11).
- İsa: “Saul, Saul, neden bana zulmediyorsun?” (Elçilerin İşleri 9:4).
- Pavlus: “Tanrı’nın Mesih İsa aracılığıyla yaptığı göksel çağrıda öngörülen ödülü kazanmak için hedefe doğru koşuyorum” (Filipililer 3:14) – ve Pavlus bununla mümkün olan her yola başvurduğunu kastetmektedir (“ne yapıp yapıp” – Filipililer 3:11).
- Yuhanna: “Ejderha yeryüzüne atıldığını görünce, erkek çocuğu doğuran kadını kovalamaya başladı” (Vahiy 12:13).
Bu örnekler bize İbraniler mektubunun yazarının bize barış için diōkō (gayret) etmemizi söylerken neyi kastettiğini bir anlamda yansıtmaktadır. Barışa doğru, mümkün olan her yola başvurarak koşmalıyız. Son bulmaz bir kararlılıkla barışı kovalamalıyız. Hatta bunu, çatışmalara zulmetmek olarak bile düşünebiliriz. Bununla çatışma içerisindeki insanlara zulmetmeyi değil, günahlı çatışmaları önlemek veya sonlandırmak için var gücümüzle çalışmayı ve günahı öldürmeyi kastediyorum.
Sabırlı Muhakeme
Bariz biçimde, her çatışma önlenemez ve önlenmesi de gerekmez. Kutsal Kitap bizi açıkça, “Mesih İsa’ya ait olup Tanrı yoluna yaraşır bir yaşam sürmek isteyenlerin hepsi zulüm görecek” diye uyarmaktadır (2. Timoteos 3:12). İsa, “Benim adımdan ötürü herkes sizden nefret edecek” demiştir (Luka 21:17). Yahuda bizi sahte öğretmenlere karşı “iman yolunda mücadeleye” çağırmaktadır (Yahuda 1:3). İsa günah içindeki dini önderleri (Matta 23:13-39), Pavlus Petrus’u (Galatyalılar 2:11-14), Petrus Büyücü Simun’u (Elçilerin İşleri 8:20-23) ve Yuhanna da Diotrefis’i azarlamıştır (3. Yuhanna 1:9-10).
Ancak yaşadığımız çoğu çatışma, bu örneklerde olduğu gibi keskin çizgilere sahip değildir. Çoğunun seyrini tutmak zordur çünkü geçerli endişelerin, yanlış anlamaların, korkuların ve Yakup’un savaş açan tutkular olarak adlandırdığı kıskançlığın, bencil hırsların ve hatayı kabul etmekteki kibirli isteksizliğin bir karışımından oluşmaktadırlar (Yakup 4:1; 3:16).
Bir çatışmanın kimyasını, karışımda hangi maddenin ne ağırlıkla bulunduğunu çözmeye çalışmak muhakeme, sabır, dayanıklılık, tahammül, bilgelik ve iyilikseverlik (agape sevgisi) gerektirmektedir. Çoğunlukla çatışmanın temelde gerçekten kaçınılmaz türden olup olmadığına karar verebilmek bile tümüyle ancak mümkün olmaktadır. Bunu yapabilmek dinlemekte çabuk, konuşmakta yavaş ve öfkelenmekte de yavaş olma noktasında yoğun ve disiplinli bir kararlılık gerektirir (Yakup 1:19). Barış için koşmayı, azimle kovalamayı; diōkō, yani gayret etmeyi gerektirir. Çünkü çatışmalarımızın çoğu gereksizdir veya gereksiz hırçınlıktadır.
Barışı Ölümüne Kovalayın
Peki barış için ne kadar “gayret” etmemiz gerekiyor? Çoğumuzun düşündüğünden daha çok; arzularımız bir başkasıyla çatışma hâlinde olduğu zaman hissettiğimizden daha çok gayret etmemiz gerekiyor.
Kutsal Kitap, İsa’yı “Barış Prensi” olarak adlandırmaktadır (Yeşaya 9:6) ve bu Barış Prensi, Tanrı Oğlu şöyle demiştir: “Ne mutlu barışı sağlayanlara! Çünkü onlara Tanrı oğulları denecek” (Matta 5:9). Barış Prensi, Tanrı Oğlu, bizimle barışmak için ne kadar ileri gitti? Ölüme kadar. İsa bizimle Tanrı arasında, barışı “çarmıhta akıtılan kanı aracılığıyla” sağladı (Koloseliler 1:20). Üstelik bunu biz daha günahkârken yaptı (Romalılar 5:8).
Tanrı oğulları barışı sağlamak için ne kadar ileri gitmelidir? Ölüme kadar. Bunun anlamı nedir? Çatışmanın doğasına göre değişir. Ancak en azından şu anlama gelmektedir: “Bedenin dünyasal eğilimlerini öldürün” (Koloseliler 3:5). Bunun anlamı şudur: “Birbirinize kardeşlik sevgisiyle bağlı olun. Birbirinize saygı göstermekte yarışın” (Romalılar 12:10). “Size zulmedenler için iyilik dileyin”, “birbirinizle aynı düşüncede olun”, “bilgiçlik taslamayın”, “kötülüğe kötülükle karşılık vermeyin”, düşmanlarınıza lütuf ve merhametle yaklaşarak asla size karşı yapılan hataların öcünü almaya çalışmayın ve elinizde olduğu sürece, “herkesin gözünde iyi olanı yapmaya dikkat edin” (Romalılar 12:14-21).
“Herkesle barış içinde yaşamaya gayret etmek” böyle görünür (İbraniler 12:14). Çoğu zaman, bir çatışma çıkmak üzere olduğunda, bunun kaçınılabilir olduğunu düşünmemiz ve barışı sağlamak için gereken her şeyi denememiz gerekir. Başkaları hakkında en iyisini düşünmeli ve bir şeyi yanlış anlıyor veya savaş açan tutkular tarafından ayartılıyor olduğumuzu varsaymalıyız. Bir çatışmanın Kutsal Kitap açısından da kaçınılmaz olduğunu net bir şekilde onaylamak mümkün olmadığı sürece, o çatışmaya girmememiz gerekir. Üstelik kaçınılmaz olduğu durumda bile, uygun gerçeği, sert ya da yumuşak olsun, uygun sevgi şekliyle konuşmalıyız (Efesliler 4:15).
Bu zordur. Ruhsal dayanmanın ve savaşın her türünde olduğu gibi, gayret etmemiz gerekir. Ölmemiz gerekir. Ancak barışı sağlamak için bu şekilde ölmek, kutludur. Tanrı oğulları böyle yapar ve Tanrı’nın barışı sağlayan oğullarına olan ödülü, bu dünyanın çok ötesinde bir muhteşemliğe sahiptir.
Tüm içerikler aksi belirtilmedikçe Müjde Birliği’ne aittir. Kişisel amaçlar veya ticari olmayan amaçlar dahilinde, bu içerikleri özgürce kullanabilir, paylaşabilir ve çoğaltabilirsiniz. Ancak yazılı içeriğin çevrimiçi yayınlandığı durumlarda, şu şekilde asıl makaleye gönderme yapan bir ibare eklenmesi gerekmektedir:
(c) Müjde Birliği. Asıl makaleye şuradan erişebilirsiniz: https://mujdebirligi.com/makaleler/hristiyan-yasami/baris-icin-savasmaniz-gerekir/
Yorum 01