Hazırlayan: John Piper
“Tanrınız RAB, öz halkı olmanız için, yeryüzündeki bütün halkların arasından sizi seçti.” (Yasa’nın Tekrarı 7:6)
Tanrı’nın kurtuluşumuzdaki egemen lütfuna ilişkin Kalvinist öğretiye karşılık gelen o eski Püriten ifadesi olan lütuf doktrinleri (yani TULIP*), Augustinus’un deneyimlediği o kutsal hazzın can suyuyla (yani Hristiyan hedonizmiyle) birleşse, kulağa nasıl gelirdi?
- Tamamen bozulmuşluk yalnızca kötülük demek değildir, aynı zamanda Tanrı’nın güzelliğine kör olmak ve en derin sevince ölü olmaktır.
- Koşulsuz seçim, İsa’da sevincimizin tamamlanmasının biz daha var olmadan önce tasarlandığı, bunun Üçlübirlik paydaşlığındaki Tanrı sevincinden doğduğu anlamına gelir.
- Sınırlı kefaret, Tanrı’daki yıkılmaz sevincimizin Tanrı halkı için Yeni Antlaşma kanıyla güvence altına alındığının göstergesidir.
- Karşı konulamaz lütuf, bizi ölümcül zevklere teslim olmaktan koruyan Tanrı sevgisinin kararlılığını ve gücünü ve bu sevginin bizi üstün zevklerin egemen gücüyle nasıl özgürleştirdiğini göstermektedir.
- Kutsalların sona dek dayanması, Tanrı’nın bizi alçak zevklerin boyunduruğuna bırakmaması, ancak tüm acı ve kederin ortasında, bizi kendi huzurunda tam bir sevince ve sağ elindeki sonsuz zevklere kavuşturmak üzere korumasıdır.
Bu beşi arasından, benim ruhuma en zorlu ve en tatlı darbeyi yapan doktrin, koşulsuz seçimdir. Bunun koşulsuz olması, kendi kendini yüceltme durumuna tümüyle noktayı koymaktadır (zorlu olan kısım bu) ve bunun seçim olmasıysa, beni O’nun değerli varlığı yapmaktadır (tatlı olan kısım da bu).
Kutsal Kitap’a dayalı lütuf doktrinlerinin güzelliklerinden biri de budur. Yaptıkları yıkımlar bizi içlerindeki o yüce zevklere hazırlamaktadır.
Eğer bu seçim herhangi bir şekilde bize bağlı olsaydı, “Tanrınız RAB, öz halkı olmanız için, yeryüzündeki bütün halkların arasından sizi seçti” sözünü duyduğumuzda, burnumuz kim bilir nasıl da havalara çıkardı. Ancak Rab bizi kibirden korumak için, bize koşulsuz olarak seçildiğimizi öğretmektedir (Yasa’nın Tekrarı 7:7-9). Zevkle ilahilerde de söylediğimiz gibi, “O bir enkazı hazinesi yaptı.”
Yalnızca bu seçim lütfunun o yıkıcı bedavalığı ve koşulsuzluğu –kurtaran lütfun diğer etkinlikleriyle birlikte– bizim böylesi armağanları bizzat alıp tatmamızı ancak bunu yaparken de kendimizi yüceltmekten kaçınmamızı sağlayabilir.
* Ç. N. Yazar burada lütuf doktrinlerinin İngilizcedeki baş harflerinin birleşiminden oluşan “tulip” kelimesine atıfta bulunmaktadır. Bu kelimenin sözlük anlamı laledir ve zaman içerisinde, İngilizce kaynaklarda Reform teolojisinde vurgulanan lütuf doktrinlerinin bir sembolü haline gelmiştir. Yazar, devamında can suyuyla ilgili ifadelerinde bu metafordan faydalanmaktadır. Ayrıca Hristiyan hedonizmi John Piper tarafından ün kazanmış bir kavram olmakla birlikte, Müjde’nin beraberinde sevinç getirdiğini ve Hristiyan kişinin şu anki yaşamını Tanrı’da tam bir esenlikle geçirmesi gerektiğini vurgulayan görüşe karşılık gelmektedir. Augustinus’un yazılarında da bu sevince sıklıkla rastlandığından ötürü, yazar burada Hristiyan hedonizmiyle ilgili Augustinus’a vurgu yapmaktadır.
Tüm içerikler aksi belirtilmedikçe Müjde Birliği’ne aittir. Kişisel amaçlar veya ticari olmayan amaçlar dahilinde, bu içerikleri özgürce kullanabilir, paylaşabilir ve çoğaltabilirsiniz. Ancak yazılı içeriğin çevrimiçi yayınlandığı durumlarda, şu şekilde asıl makaleye gönderme yapan bir ibare eklenmesi gerekmektedir:
(c) Müjde Birliği. Asıl makaleye şuradan erişebilirsiniz: https://mujdebirligi.com/gunluk-ruhsal-okumalar/2-eylul-yikik-ve-memnun/