Editörün notu: Bu makale, Bob Johnson tarafından yazılan serinin ikinci bölümüdür:
- Bölüm 1: Çobanlığımızdan Henüz Memnun Değiliz (2014)
- Bölüm 2: Çobanlığımızdan Henüz Memnun Değiliz-Ama İlerleme Kaydediyoruz (2016)
- Bölüm 3: Çobanlığımızdan Henüz Memnun Değiliz-Ama Eskiye Göre Çok Daha İyi Gidiyoruz (2018)
Son dört yılda, Bob’un bu makalelerde konu aldığı fikirler ve kararlar aracılığıyla, Tanrı bu kiliseye bolca sağlık ve cesaret getirdi. Okuyun ve ruhsal olarak beslenin ama belki daha da önemlisi, okuyun ve öğrenin!
* * * * *
Bir buçuk yıl önce, kiliseminiz ihtiyarlarının üyelerimize sağladığı çobanlığın seviyesini ve samimiyetini arttırma ihtiyacıyla ilgili bir plan hakkında benzer bir başlık içeren bir makale yazdım. Ruhlarını gözetim altında tuttuğumuzu söyleyeceksek (İbr. 13:17), halkımızın yaşamlarında daha fazla yer almamız gerektiğine ikna olmuştum. The Shepherd Leader adlı kitabında Tim Witmer, makro-çobanlık (vaaz, öğretim, organizasyon) ve mikro-çobanlıktan (sohbetler, birebir öğrenci yetiştirme, birlikte dua etme vb.) söz ediyor. Benim düşüncem, makro-çobanlığa yeterince dikkat ettiğimiz ancak bunun mikro yönüne daha fazla dikkat etmemiz gerektiğiydi. Bu yüzden ilk makalede, atacağımız bazı adımlara yer verdim ve bunların nasıl gittiğine dair bir izleme raporu sözü verdim.
Sonuçlar inanılmaz oldu! Katılımda yüzde 600 artış! Bağış ve ondalıklarda yüzde 850 artış! 8 kilise kuruldu! 57 genç adam şimdi teoloji eğitimi alıyor! 2 milyon yeni Twitter takipçisi!
Tamam, bu doğru değil tabii. Ama gerçekten işler nasıl gitti?
ÜÇ PRATİK ADIM
Planımız, üç temel bileşeni ve akabindeki bazı pratik adımları içeriyordu:
1. Kilisemizin ihtiyarlarıyla beraber kilisenin doğasını ve her üyeyle ilgilenmemize ilişkin sorumluluklarımızı gözden geçirmek.
2. Sürünün her üyesiyle ilgilenilen, kapsayıcı bir hizmet için net bir vizyon oluşturmak.
3. Durumlara verilen tepki odaklı değil, ilişki odaklı bir çobanlık planı oluşturmak.
Bu son adımın amacı, sürünün her üyesi için bir ilgilenme planı oluşturmaktı, öyle ki, onlar için en iyi şekilde nasıl dua edeceğimizi, onları nasıl teşvik edeceğimizi, gerekli yerlerde onları nasıl harekete geçireceğimizi ve hizmetler, kaynaklar veya onlara yardım edebilecek diğer insanlar hakkında onları nasıl bilgilendirebileceğimizi bilebilelim. İhtiyarlar ilk iki adımı sevinçle benimsediler ve üçüncüsü üzerinde çalışmak için yola koyuldular. Neler yaptığımız aşağıda yer alıyor.
YALNIZCA TEPKİLER YOLUYLA DEĞİL, İLİŞKİLER YOLUYLA ÇOBANLIK ETMEK
İlk olarak, her ihtiyardan her ay beş üyeyle iletişim kurmasını istedik. Üyelerimiz 1000’den biraz fazla kişiden oluşuyor. Bunu halihazırda kimin kimi tanıdığına göre ayarlamadık ama kesinlikle mevcut ilişkileri veya ihtiyarlarımızın tercihlerini göz önünde bulundurarak çeşitli isimleri paylaştığımız oldu.
Başlangıçta, hepimiz bizlere atanan üyelerimizle telefonla iletişime geçmeye çalıştık. İhtiyarlar kendini tanıttı ve kilisenin her üyesi için düzenli olarak dua ettiğimizi ve onlar için nasıl dua etmemiz gerektiğini onlardan duymak istediğimizi açıkladık. Telefonları yanıtlayanlar çoğunlukla bu yapılanı oldukça takdir ediyor gibi görünüyorlardı. Bazı durumlarda, ihtiyarlar üyeyi tam da gerekli olan bir anda aradı ve bu üyenin acil bir ihtiyacının ele alınmasına yardımcı olabildi. Başka durumlardaysa, kişi hazırlıksız yakalandı ve gerçekten arandığı anda söyleyecek bir şeyi yoktu ama bazı üyeler akıllarına gelen bazı şeyleri söylemek için daha sonra geri dönüş yaptılar. Genel olarak, muhtemelen üyelerimizin yaklaşık %40-50’si telefonlara hiç cevap vermedi ve geri de aramadılar.
SOMUT FAYDALAR
Üyelerimizle tamamen temasa geçememiş olmamıza rağmen, bu iletişim paha biçilemez bir şey oldu. Bunun somut faydalardan biri, çobanların koyunlarla olan temaslarının artması olmuştur. Koyun gibi kokmayan bir çoban, tam anlamıyla bir çoban değildir. Hepimiz belirli üyelerin yaşadığı günlük zorlukları ve sadece bir telefon görüşmesinin daha birçok konuşmaya nasıl kapı açabileceğini öğrendik.
Başka bir fayda da bazı insanların kilisemizin çeşitli hizmetleriyle ilgili bilgisinin ne kadar az olduğunu fark etmemiz oldu. Bu, kurduğumuz iletişimde daha titiz olmamızı sağladı.
Topluluğun, her üyesi için dua etme ve birbirleriyle ilgilenme sorumluluğuna sahip olduğunu fark etmesi de, bir diğer faydadır. İhtiyarların bu yolda örnek olması, bana üyeleri de bu ritme uymaya çağırmak için fırsat oluyor. Özellikle pazar günleri, üyeleri sadece görüşmelerinin düzenli bir parçası olarak birbirleri için dua etmeye teşvik ediyorum. İbadetten veya başka bir toplantının sonrasında üyeleri sıralarda veya bir köşede birbirleri için dua ederken görmek oldukça teşvik edici.
Diğer bir faydaysa ihtiyarlarımız için oldu. Kilisemizi yönetilecek bir hizmetler bütünü değil, beslenecek, yönlendirilecek ve hizmet edilecek bir sürü olduğunu sürekli hatırlamış oldular.
SOYUT FAYDALAR
Bazı soyut, elle tutulamayan faydalar da var gibi görünüyor. Eşim geçenlerde bir üyenin başka bir üyeye şöyle bir şey sorduğuna kulak misafiri olmuş: “İhtiyarlar seni aradı mı?” Üye bunu iyi bir şekilde soruyordu ve ona gösterdiğimiz ilgiye olan şükranını ifade ediyordu. İçerisindeki kişiler belli olan ve çobanlar tarafından bilinen ve ilgilenilen bir sürü olduğumuz düşüncesi, kilisemiz için büyük bir rahatlıktır.
Bu ayrıca topluluğun, kilisenin üyelik listesini güncel ve geçerli tutmamız gerektiğini anlamasına da yardımcı oldu. İstatistiksel verilerim yok ancak topluluk sağlıklı bir yerde gibi görünüyor. İhtiyar takımına gerçekten güveniyor gibi görünüyorlar. Üye toplantılarında sorulan soruları dinliyorum ve insanların önderlik takımına ne kadar güvendikleriyle ilgili bir fikir edinmeye çalışıyorum. Öyle görünüyor ki, topluluk ihtiyarlarla ve diğer önderlerle oldukça barışık ve her üyeye çobanlık yapmak için gösterilen bu özel çabalar da bu duruma katkıda bulunuyor.
SIRADA NE VAR?
Peki şimdi ne olacak?
Bu yıl hem gerçekleştirdiğimiz sohbetleri derinleştirmeye hem de daha fazla üyenin bu plana katılmasını sağlamaya çalışıyoruz. Lojistik işlerde çok ufak değişiklikler yaptık. Bu yılın başında, her ihtiyara iletişim kurması ve gözetmesi için bir grup insan atadık. Her ihtiyar sadece belirli bir ayda değil, yıl boyunca bu kişilerle konuşma fırsatı yakalamaya çalışıyor. Dolayısıyla aylık raporlar tutmamıza rağmen, gözlerimizi tüm yıl boyunca açık tutuyoruz.
Ayrıca, kayıt tutma süreci ihtiyarların daha kolay kullanabileceği bir hale getirildi. Telefon görüşmesi ve birebir görüşmenin yanında, insanlarla e-posta ve SMS aracılığıyla da iletişim kuruyoruz. Yüz yüze veya telefonla iletişim kurmak ilk tercihimiz tabii ancak en azından e-postayla da bir geri yanıt alabilirsek, bunu da kabul ediyoruz. Artık insanlara sadece “Sizin için nasıl dua edebiliriz?” diye sormuyoruz. Onlara, “Sahip olduğunuz ve sizi teşvik edebileceğimiz hangi ruhsal hedefleriniz var?” diye de soruyoruz. Bu soru kilisedeki insanlarımızın yüreklerinde bir dizi kapı açıyor.
Çobanlığımızdan hâlâ memnun değiliz ama kaydettiğimiz ilerleme için minnettarız. İbraniler 13:17’nin bana hâlâ meydan okuduğunu hissediyorum ama ihtiyarlar elini taşın altında daha da fazla koydu ve topluluk bu nedenle artık daha sağlıklı.
Bob Johnson
Tüm içerikler aksi belirtilmedikçe Müjde Birliği’ne aittir. Kişisel amaçlar veya ticari olmayan amaçlar dahilinde, bu içerikleri özgürce kullanabilir, paylaşabilir ve çoğaltabilirsiniz. Ancak yazılı içeriğin çevrimiçi yayınlandığı durumlarda, şu şekilde asıl makaleye gönderme yapan bir ibare eklenmesi gerekmektedir:
(c) Müjde Birliği. Asıl makaleye şuradan erişebilirsiniz: https://mujdebirligi.com/makaleler/kilise-onderligi/cobanligimizdan-henuz-memnun-degiliz-ama-ilerleme-kaydediyoruz/