Hazırlayan: Jon Bloom
Kutsal Kitap fena ölçüde ciddi bir kitaptır. Gerçeklere dair bir kitaptır ve hepimizin çok iyi bildiği üzere, gerçekler genellikle gaddardır. Kutsal Kitap bu gerçeği hiçbir şekilde ballandırıp olduğundan daha iyi göstermemekte, gerçekleri rahatsız edici bir dobralıkla açıklamaktadır. Kutsal Yazılar’ın büyük bir kısmı gaddar zamanlar içerisinde, savaş, stres, tükenmişlik ve hatta depresyon altındaki yazarlar tarafından yazılmıştı. Üstelik Kutsal Kitap’ın doruk noktasında, Kutsal Kitap’ın mesajının en temelinde, Tanrı Oğlu’nun gaddar bir Roma çarmıhındaki kanlı ölümü vardır.
Dolayısıyla, Kutsal Kitap’ı açtığımızda, nadiren bize hafif gelen okumalara rastlarız.
Mezmurlar kitabında, Tanrı esiniyle yazılmış ve yüzyıllarca sayısız imanlıya ölçülemez teselliler sunmuş olan bu ruhsal şiir kitabında bile, sıklıkla insanı geren temalarla karşılaşmaktayız. Birçok mezmurda, yazarların belirli bir gaddar gerçeğe şahit olduklarını, Tanrı’nın vaatlerine ve amaçlarına yönelik anlayışlarının veya beklentilerinin sarsıldığını ve kendi değer verdikleri Tanrı’ya güvenme konusunda sıkıntılar yaşadıklarını okuyoruz.
Bu mezmurlar bizim ağıt mezmurları dediğimiz kategoriye karşılık gelmektedirler. 10. Mezmur gibi bazı ağıt mezmurlarında, Tanrı esiniyle yazmakta olan bir yazarın kendi iman krizinin ayetlerde nasıl yer bulduğunu okumaktayız.
Tanrı’ya Bunu Diyebilir Miyiz?
Bunu 10. Mezmur’un başlangıç ayetinde hemen görüyoruz:
Ya RAB, neden uzak duruyorsun,
Sıkıntılı günlerde kendini gizliyorsun? (Mezmurlar 10:1)
Tanrı’ya söylenecek şaşırtıcı bir cümle. Bir Hristiyan hedonist böyle dua edebilir mi?
Soruyu niçin mi bu şekilde sordum? Desiring God Hizmetleri olarak bizler, Kutsal Kitap’ta bizim Hristiyan hedonizmi dediğimiz bir yaşam tarzının öğretildiğine inanıyoruz. Kutsal Yazılar’da, bir Hristiyan’ın yalnızca bazı Hristiyanlık öğretilerine aklen onay veren bir kişi olmadığını görüyoruz. Bir Hristiyan, Tanrı’yı tüm yüreğiyle sever (Matta 22:37), Tanrı’yı en değerli hazinesi olarak benimser (Matta 13:44-46; Filipililer 3:7-8; İbraniler 11:24-26) ve zevkinin en yüce ve en kalıcı kaynağı olarak Tanrı’yı arar (Mezmurlar 16:11). Kutsal Kitap’ın Üçlübirlik Tanrısı, Hristiyan’ın “sevinç kaynağı” olmalıdır (Mezmurlar 16:11). Bir cümleyle özetleyecek olursak, Hristiyan hedonist Kutsal Yazılar’ın şunu öğrettiğine inanır: Biz Tanrı’da en çok ne zaman tatmin bulursak, Tanrı da en çok o zaman yüceltilmiş olur.
Kesinlikle Mezmurlar kitabında, Mezmurlar 73:25-26 ayetlerinde olduğu gibi Hristiyan hedonizmini yansıtan birçok ayet bulabilmekteyiz:
Senden başka kimim var göklerde?
İstemem senden başkasını yeryüzünde.
Bedenim ve yüreğim tükenebilir,
Ama Tanrı yüreğimde güç,
Bana düşen paydır sonsuza dek.
Peki ya yazarın masum, çaresiz insanların uğradığı adaletsiz, küstah ve şiddet dolu olaylar karşısındaki acı dolu şaşkınlığıyla birlikte yas tuttuğu 10. Mezmur’a ne demeli? Yazar yalnızca şahit olduğu kötü eylemlerden rahatsızlık duymuyor. Aynı zamanda kötülerin kötülükleriyle refah bulmalarından da rahatsızlık duyuyor. Üstelik Tanrı, o adil Yargıç, bunların yaşanmasına müsaade ediyor gibi görünüyor. Böylece yazar, Kutsal Kitap’ta çoğunlukla gördüğümüz açık yüreklilikle, Tanrı’ya soruyor: “Neden sıkıntılı günlerde kendini gizliyorsun?” Bir insan Tanrı’yı gerçekten seviyor, O’na güveniyor ve O’na her şeyden çok değer veriyorsa, bu şekilde dua edebilir mi? Tanrı’da sevinç bulan bir kişi, Tanrı’nın uzak ve ilgisiz görünmesinden dolayı hiç hayıflanabilir mi?
Kısaca, evet. Hatta, Hristiyan hedonistler Tanrı’ya belirli zamanlarda bu şekilde dua ederler çünkü O bizim “sevinç kaynağı”mızdır, çünkü O’na değer veriyoruz, çünkü O’nu seviyoruz. Ayrıca çünkü bazen, Tanrı’nın işleyişine ve zamanlamasına anlam vermek acı verici bir şekilde zordur. Bu kederli-ama-sevinçli olma durumunu, 10. Mezmur’un gaddar gerçeklerinde görmekteyiz.
Tanrı Neden Uzak Geldi?
İlk olarak, Mezmur yazarına neyin sıkıntı verdiğini anlamamız gerekiyor. Sıkıntısını şu şekilde dışarı vuruyor:
- “Kötüler gururla mazlumları avlıyor” (Mezmurlar 10:2)
- “Açgözlü insan RAB’be lanet okur, O’nu hor görür” (hatta Tanrı’nın varlığını inkâr eder) (Mezmurlar 10:3-4)
- “Ağzı lanet, hile ve zulüm dolu; dilinin altında kötülük ve fesat saklı” (Mezmurlar 10:7)
- “Masumu gizli yerlerde öldürür” (Mezmurlar 10:8)
- “Kapmak için mazlumu bekler ve ağına düşürüp yakalar” (Mezmurlar 10:9)
Mazlumlar maddi kazanç uğruna güç sahibi olan biri (veya birden fazla kişi) tarafından kötüye kullanılmakta ve hatta katledilmektedirler. Kurbanlar “çaresiz” veya savunmasız bir durumdadır ve bu nedenle “saldıranın üstün gücü altında” ezilmektedirler (Mezmurlar 10:10). Bunlar insanın dilinin tutulacağı eylemlerdi ama sessiz kalmak sadece tüm bunların haksızlığına haksızlık katardı. Bu yüzden de, Yeremya gibi, Mezmur yazarı da “sessiz duramıyor” (Yeremya 4:19).
İmanın Krizde Yankılanışı
Mezmur yazarı, gördüğü kötülüğü sözlere döküyor. Ondaki haklı öfkeyi sezebiliyoruz. Böylesine dehşet verici bir zulüm ve haksızlık, onu (ve bizi) öfkelendirmelidir.
Ama Mezmur yazarı zorlu bir içtenlikle Tanrı’ya sesleniyor olsa da, öfkesinin Tanrı’ya yönelmiş olduğuna inanmıyorum. Öfkesi böyle bir yıkıma yol açan kötülere yönelmiş bir durumda. Mezmur yazarı kötülük dolu suçlulara karşı beslediği kızgın öfkesiyle ve kurbanlara karşı beslediği gözü yaşlı şefkatiyle, Tanrı’ya dönüyor çünkü adalet ve kurtuluş için umudu Tanrı’dadır. İşte bu yüzden dua ediyor.
Bizler de böyle kötü haksızlıklara maruz kalıyor, bazen kurban oluyoruz. Günümüzde, daha doğmamış olan masum, savunmasız bebekler yasalar uyarınca katlediliyor ve hem çocuklar hem de zayıf ve köşeye sıkışmış olan yetişkinler, seks ticaretine köle olup satılıyorlar. Tüm bunlar, haksızlığı uygulayan kişilere maddi kazanç sağlıyor. Bu tür şeyler karşısında, sessiz kalamayız. Özellikle de Tanrı karşısında. Mazlumlara olan şefkatimizden ve zalimlere olan haklı öfkemizden ötürü, yas dolu yüreklerimizi umudumuz olan (Mezmurlar 43:5) ve bize umudumuzu veren (Mezmurlar 62:5) Tanrı’ya dökmekteyiz.
Krizde Haykırmayı Öğrenmek
Ama yine de, 10. Mezmur’un giriş ayetlerini işittiğimizde, sanki yazarın öfkesinin bir kısmı da Tanrı’ya yönelmiş gibi geliyor:
Ya RAB, neden uzak duruyorsun,
Sıkıntılı günlerde kendini gizliyorsun? (Mezmurlar 10:1)
Eğer bu öfke, gözlerin açılması veya hayal kırıklığı değilse, nedir? Bu, bir iman krizinin acı dolu karışıklığının kelimelere dökülmesidir.
Öncelikle, iman krizinin iman terkiyle karıştırılmaması gerekir. Neredeyse her imanlı farklı türden iman krizleri tecrübe etmektedir ve çoğunlukla imanın büyüyüp güçlenmesi için iman krizlerine katlanmamız gerekmektedir (birazdan buna daha da değineceğiz). Ama bu Mezmur yazarının Tanrı’yı terk etmiyor olduğunun en bariz kanıtı, bu mezmurun varlığıdır – Mezmur yazarı burada dua ediyor! Ayrıca duasıyla, derinden sevdiğimiz kişiler bizim anlayamadığımız şekillerde davrandıklarında (ya da davranmıyor gibi göründüklerinde) onlara verdiğimiz tepkiye benzer bir şekilde, Tanrı’ya tepki veriyor. Kafa karışıklığını ve acısını dürüstçe dışarı vuruyor.
Mezmur yazarının ruhu sıkıntı dolu çünkü Kutsal Kitap’a dayalı bir şekilde Tanrı’nın karakterine ilişkin sahip olduğu bilgi ile o anda şahit olmakta olduğu gerçeklik uyuşmuyor gibi görünüyor. O, Tanrı’nın çaresizlerin ve savunmasızların “hakkını gözeten” (Yasa’nın Tekrarı 10:18) “adil bir yargıç” olduğuna (Mezmurlar 7:11) inanıyor. Çaresiz insanların gaddar zalimlerinin “her zaman başarı” bulduklarını görüyor. Tanrı’nın böyle bir haksızlığı niçin derhal durdurmadığı, kendi aklının çok ötesinde. Bu, onun için bir kriz anı ve bunun böyle olduğunu Tanrı’ya söylüyor.
Ancak ben, Mezmur yazarının burada Tanrı’ya neden gizlendiğini sorarak O’nu sorumsuzlukla suçluyor veya aşağılıyor olduğunu varsaymanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Yazarın burada yaptığı şey, kendi gerçeklik deneyimini, yani durumun kendisine sınırlı duyu organlarıyla ne şekilde göründüğünü betimlemektir. Ayrıca bu şekilde dua ediyor olmasının sebebi, tam anlamıyla Tanrı’yı derinden önemsemesi, O’nu sevmesi ve O’na güvenmesidir.
Böyle bir tepki, iman krizine verilecek iman dolu bir Hristiyan tepkisidir. Kutsal Yazılar’dan Tanrı’ya dair bildiklerimizle dünyada gözlemlediklerimiz arasında bir örtüşmezlik görüp acı verici bir şekilde kafamız karıştığında, Tanrı’nın ilahi takdirinin gizemi bizim sınırlı anlayışımızla çarpıştığında, Tanrı bizden O’na yakarmamızı istemektedir. O’na yakarmamızı istemektedir çünkü yaşadığımız şeyler inandığımız şeylere meydan okuduğunda bile, O’nu seviyor ve O’na güveniyoruzdur.
Hristiyan Hedonist ve İman Demiri
Kutsal Kitap’ın gerçeklik hakkında bu denli dürüst bir şekilde konuşuyor olması, O’nun kendi kendini doğrular nitelikte bir kitap olmasının bir yönüdür. Katıksız dürüstlük, içtenliğin ve doğruluğun bir işaretidir. Ayrıca Kutsal Kitap’ın Mezmur yazarının kötülük sorunuyla yaşadığı iman krizine de yer veriyor olması, Mezmurlar’ın bunca zamandır birçoklarına teselli olmuş olmasının sebebidir. Nitekim biz de böyle krizler deneyimlemekteyiz.
Er ya da geç, her Hristiyan bir iman krizi yaşar – ki bazılarımız için bu birden fazla kez olur. Ama iman krizi demek, iman kaybı demek değildir. Hatta, imanın gerçekte ne olduğunu öğrenmemiz genellikle bu tür krizler aracılığıyla olmaktadır.
Kutsal Yazılar imanlıların çeşitli krizlere katlandığı anlatılarla doludur. Tüm bunlarda Tanrı, yaşamın gaddar gerçeklerine tümüyle hükmetmiş, imanlıların anlayışlarını ve beklentilerini oldukça aşmış ve onları büyük mücadelelere sürüklemiştir. İbraniler 11’de yer alan “İman Listesi”, “gözle görülene değil, imana dayanarak” yaşamanın (2. Korintliler 5:7) gerçekte ne demek olduğunu krizler aracılığıyla öğrenmiş olan böyle imanlılarla doludur.
Önceki paragraflarda Hristiyan hedonistin Mezmurlar 73:25-26 ayetleriyle dua etmeyi sevdiklerinden bahsetmiştim:
Senden başka kimim var göklerde?
İstemem senden başkasını yeryüzünde.
Bedenim ve yüreğim tükenebilir,
Ama Tanrı yüreğimde güç,
Bana düşen paydır sonsuza dek.
Bahsetmediğim şeyse, 73. Mezmur’un bir başka iman krizi örneği olduğuydu. Bu dua, o krizin bir meyvesidir. Dolayısıyla, kendi kriz anlarınız baş gösterdiğinde, imanınızın, sevginizin ve sevinciniz yok olduğunu varsaymayın. Tanrı’nın sizi acılar fırınında geliştirmek istediğini varsayın. Çünkü bir Hristiyan hedonistin imanının dövülmesi, genellikle iman krizinin ateşleriyle gerçekleşir.
Tüm içerikler aksi belirtilmedikçe Müjde Birliği’ne aittir. Kişisel amaçlar veya ticari olmayan amaçlar dahilinde, bu içerikleri özgürce kullanabilir, paylaşabilir ve çoğaltabilirsiniz. Ancak yazılı içeriğin çevrimiçi yayınlandığı durumlarda, şu şekilde asıl makaleye gönderme yapan bir ibare eklenmesi gerekmektedir:
(c) Müjde Birliği. Asıl makaleye şuradan erişebilirsiniz: https://mujdebirligi.com/makaleler/iman-krizde-dovulur/
Yorum 01