Birçok kilise bir tür küçük grup hizmeti yürütmektedir. Farklı büyüklükteki bu gruplar (genellikle on civarında imanlıdan oluşurlar), Kutsal Yazılar’ı tartışmak ve aynı zamanda da kişilerin dua ve destek ihtiyaçlarını paylaşmaları için en iyi ortamlardan biridir. Bu şekilde bir etkileşim kurabilmek, pazar ibadeti sırasında mümkün olamayabilir. Dolayısıyla da küçük gruplar, üyelerin “birbirlerine” hizmet etme noktasında en hayati işleri yapabildikleri yerler olurlar. İlişkiler önem kazanır, düşünceler paylaşılır ve insanların yaşamlarındaki problemler ve zorluklar paylaşılıp tartışılırlar.
Tüm bunlardan dolayı, böyle bir grubun, üyelerin ruhsal hayatının merkezi haline gelmesi kolaydır. Hatta grup, pratikte kilise haline gelir.
Bu anlaşılabilir olmakla birlikte, istenen bir şey değildir. Küçük gruplar kilise toplantılarının yerini almamalıdırlar. Eğer katıldığınız küçük grup, kilisenizin yerini alıyorsa, asıl hedefi kaçırıyorsunuz demektir. Şunu da söylemek gerekir ki, çok fazla imanlının bulunmadığı bazı özel durumlarda, küçük gruplar gibi işleyen kiliseler vardır. Kutsal Kitap, bize kilisenin sayıca ne kadar büyük olması gerektiğini söylememektedir. Burada tartıştığımız konu, sağlıklı kiliselerin küçük olup olamayacağı değil (ki küçük olabilirler), küçük grupların kilisenin yerini alıp alamayacağıdır (ki böyle olmamalıdır).
Peki neden böyle olmamalı? Öncelikle, topluca bir kilise ailesi olmak, Tanrı’nın kendisiyle barıştırdığı kişilerin kim olduğunu göstermenin bir yoludur. Küçük gruplarımız, bu geniş ailede bulunan farklı yaş gruplarını ve farklı kültürleri yansıtmazlar. Ama pazar toplantılarımız bu çeşitliliği yansıtmaktadır ve bu önemlidir.
İkincisi, küçük bir grubun yapabileceği şeyler grubun boyutundan dolayı sınırlıdır. Bir kilise, birçok uzuvdan meydana gelen bir beden gibidir. Her biri, bu bedenin yaşamında farklı bir rol oynar. Küçük grup içerisinde, daha geniş bir kilise ailesinde olması gereken armağanları ve hizmetleri tümüyle göremeyiz.
Üçüncü olarak, küçük grup bir kiliseyle aynı şekilde yönetilmez. Bu nedenle de küçük gruplar, doktrinler veya davranışlar söz konusu olduğunda, kilisede önderlerin sorumluluğunda olan son kararı verme işini üstlenemezler. Rab’bin Sofrası’nı bütün kilisenin birliğine işaret edecek bir biçimde paylaşamazlar.
Tüm bu sebeplerden dolayı bir küçük grup, toplu kilise yaşamına harika bir destek sunabilir ama kesinlikle kilisenin yerine geçmemelidir. Küçük grupları olan bir kilisede olmamız gerekir, küçük gruplardan oluşan bir kilisede değil. Kilise yaşamının merkezinde bütün bir topluluk olarak toplanmak vardır, küçük gruplar halinde toplanmak değil.
*****
Editörün notu: Bu makale, Sam Allberry’nin Why Bother with the Church? adlı yeni kitabından alıntıdır.
Sam Allberry
Tüm içerikler aksi belirtilmedikçe Müjde Birliği’ne aittir. Kişisel amaçlar veya ticari olmayan amaçlar dahilinde, bu içerikleri özgürce kullanabilir, paylaşabilir ve çoğaltabilirsiniz. Ancak yazılı içeriğin çevrimiçi yayınlandığı durumlarda, şu şekilde asıl makaleye gönderme yapan bir ibare eklenmesi gerekmektedir:
(c) Müjde Birliği. Asıl makaleye şuradan erişebilirsiniz: https://mujdebirligi.com/makaleler/kilise-uyeligi/kendi-kucuk-grubumuzu-kilisem-olarak-gorebilir-miyim/