Pastor John ile Röportaj
Ses kayıt metni
Yeni bir haftaya hoş geldiniz. Önderlikle ilgili bir sorumuz var, Pastör John. 1. Timoteos 2:12, erkek ihtiyarların yanında veya yönetim kurulunun yetkisi altında, yerel kilisenin haftalık toplantılarında kadınların da vaaz vermesi için ihtimal bırakıyor mu? Örneğin, bir pastörün karısı Pazar toplantısında vaaz verebilir mi?
Öncelikle, tüm dinleyicilerimizin böyle detaylı bir uygulama sorusu karşısında yeterli Kutsal Kitap temeli olduğunu varsayıp geçmek istemiyorum. O yüzden bazı şeyleri yerine oturtalım ve sonrasında soruyu özellikle cevaplayacağım. Bahsettiğimiz metin şu: 1. Timoteos 2:11-14.
“Kadın sükûnet ve tam bir uysallık içinde öğrensin. Kadının öğretmesine, erkeğe egemen olmasına izin vermiyorum; sakin olsun. Çünkü önce Adem, sonra Havva yaratıldı; aldatılan da Adem değildi, kadın aldatılıp suç işledi.”
Şimdi bu metinde geriye doğru hareket ederek sorumuza gidelim. Ayrıca dinleyicilerimize hatırlatmak isterim ki, buradaki yorumların her biri kendi başına soru işaretleri doğuracaktır. Dolayısıyla, Wayne Grudem ve benim yazdığım 50 Crucial Questions About Manhood and Womanhood (Erkekler ve Kadınlar hakkında 50 Kritik Soru) adlı küçük bir kitap var ve Desiring God sitesinde PDF halinde ücretsiz olarak mevcut. Daha fazla sorunuz olursa da, umarım burada, en azından bazıları cevaplarını bulurlar.
Şimdi, Pavlus burada iki gerekçe sunuyor ve kilisenin öğretim ve yönetim görevlerini ruhsal yetkinlikteki erkeklerle sınırlandırılmasının sebebi yalnızca bu ikisi de değil.
Önce Adem, Sonra Havva
Bir numaralı gerekçe – 13. ayet: Önce Adem, sonra Havva yaratıldı. Yaratılış 1 ve 3. bölümler arasında, Tanrı’nın erkeğin özel bir sorumluluğa sahip olması yönündeki tasarısına vurgu yapan 8-10 farklı işaretin özü bu. Elbette Tanrı tek sorumluluğun erkekte olmasını istemedi, ancak erkeğin kadına karşı önderlik konusunda özel bir sorumluluğa sahip olmasını istedi.
Erkeğin önce yaratılması, o 8-10 işaretten biri ve bir anlamda, diğer hepsini simgeliyor. Önce sen oradasın. Önderlik etme, özellikle de dışarıdan bir saldırı olması durumunda koruma sorumluluğunu ilk olarak sen taşıyorsun. Nitekim üçüncü bölümde Şeytan oradaki çifte yaklaşırken, saldırı gerçekleşmek üzeredir. Böyle bir husumet karşısında koruyucu ve sözcü olma ve önderlik etme sorumluluğunu kim alacak? İşte bu birincisi. Önce Adem, sonra Havva yaratıldı.
Göz Ardı Edilen Sıra
Pavlus’un sunduğu ikinci argümansa, Şeytan geldiğinde, bu sıranın göz ardı edildiğini temel almaktadır. Görünüşe göre hem Adem hem de Havva oradadır – bu Yaratılış 3:6’daki metinde oldukça açıktır. Adem ve Havva bu sırayı ihmal eder ve Pavlus şöyle der: “Aldatılan da Adem değildi, kadın aldatılıp suç işledi.” Bunun anlamı ne? Bir bakıma Adem de aldatıldı. Sonuçta yedi. Hatta, Pavlus Romalılar 5. bölümde insanın günaha düşüşü hakkında konuşurken, suçu tümüyle Adem’e yıkar ve suçlu taraf olarak Havva’dan hiç bahsetmez.
Benim buradan anladığım, Pavlus’un dikkatimizi kadının aldanmaya daha açık olduğuna çekmesi değil. Elbette gerçekte bazı konularda kadınların ve bazı konularda da erkeklerin aldanmaya daha açık olduğunu ifade edebilirim. Erkekleri çeken ve kadınları çeken reklamlarla ilgili birçok çalışma yapılmıştır. Ve hepimiz farklı şekillerde aldanmaya açığız.
Dolayısıyla burada naiflik etmek ve aldanma anlamında tam olarak eşit seviyedeyiz demek istemiyorum ama Pavlus’un burada odaklandığı şeyin bu olduğundan emin değilim. Buradaki asıl nokta, Havva’nın aldatılma sebebidir. Ayartıcı onu ve Adem’i, Tanrı’nın tayin etmiş olduğu konumları değiştirmek üzere ayartmasıdır.
Sanki general ve albay –erkek ve kadın– düşmana karşı birlikte ilerlemiş ve düşman generali tümüyle es geçmiş ve doğrudan albayla konuşmuş ve her ikisi de, hem general hem de albay, buna müsaade etmiş gibidir.
Yaratılış 3:6, düşman Havva’yla konuştuğu sırada, adamın orada olduğunu söylüyor: “Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi.” Şeytan’ın ilk saldırısı, Tanrı’nın tayin etmiş olduğu düzene yönelikti. Ve hem Adem hem de Havva o anda oyuna geldiler. Bu saldırıya izin verdiler.
Pavlus, Adem’in ayartılmadığını, kadının ayartıldığını söylerken, Şeytan’ın yaratılış düzenini hiçe saydığını söylüyor. Aldatıcı sözlerini Havva’ya yöneltti ve onu sözcü yaptı, Adem’i değil. Aldatmanın odağı Havva oldu, Adem değil. Adem önderlik rolünde başarısız oldu ve kadın bu rolü üstlenmeye razıydı. Sonuçsa tüm neticeleriyle birlikte düşüş oldu.
Yetkinlik Meselesi Değil
Dolayısıyla, metindeki bu iki argümanla, Pavlus 12. ayette şu sonuca varıyor: “Kadının öğretmesine, erkeğe egemen olmasına izin vermiyorum.” Bir başka deyişle, erkeklerin ve kadınların birbirlerine karşı olan ilişkilerinin bir sırası, bir düzeni vardır. Ayetin devamı şöyle diyor: “Sakin olsun.”
Bu iki kelime –öğretme ve egemen olma– yerel kilisede bir diyakonla bir ihtiyar arasındaki başlıca iki farklılıktır. Pavlus üçüncü bölümdeki sorumluluklar listesinde bunları açıklıyor. İhtiyarların iyi yönetmesi ve öğretmeye yatkın olması gerekir. Diyakonların her iki konuda da bir gereklilikleri yoktur. Dolayısıyla, 12. ayetin şu anlama geldiğini düşünüyorum: “Kadının kilisede bir ihtiyarın rolünü üstlenmesine, bu rolü eyleme geçirmesine izin vermiyorum.” Kadına ihtiyar de veya deme, fark etmez. Mesele kilisedeki ihtiyar rolünün eyleme geçirilmesidir. Nitekim yetkili öğretme sorumluluğuna sahip olanlar ihtiyarlardır.
Elbette, her öğretme durumu kadınlar için uygunsuz değildir. Titus 2:3: Örneğin, genç kadınlara öğretmeliler. Ancak ihtiyarlara ait olan türdeki öğretme, yani erkekler üzerinde de yetki sahibi olan öğretme, Pavlus’a göre Tanrı düzenini bozan bir şeydir. Mesele budur, yetkinlik değil.
Sakın şöyle düşünme hatasına düşmeyin: Kadına bu tür yetkili öğretme izni verilmiyor çünkü yetersiz. Mesele bu değil. Mesele, bunun erkeklerin ve kadınların birbirleriyle ilişki kurma şekillerini bozacak olmasıdır.
Peki, Bir Kadın Vaaz Verebilir Mi?
Tamam, önceki şeyler yerine oturduktan sonra, şimdi soruya geçelim. Soruyu dinleyicilerimize hatırlatayım: 1. Timoteos 2:12, erkek ihtiyarların veya yönetim kurulunun izni altında, yerel kilisenin haftalık toplantılarında kadınların da vaaz vermesi için ihtimal bırakıyor mu?
Cevabım hayır.
Bu kriterlerin hiçbiri –yani, erkek ihtiyarların yerine veya yönetim kurulunun gözetimi altında olması– 12. ayetin öğretisini geçersiz kılmamakta. Pavlus, bir kadının bir erkek önderin yanına geçip onun bir uzantısı olmayacağını söylerdi. Bu mantıksız. Bu erkek önderliğinin bir uzantısı değil, bir çelişkisidir.
Erkeklere yetkiyle öğreten bir kadın –haftalarca veya iki haftada bir veya yetişkin Pazar Okulu’nda düzenli olarak veya her neyse– ihtiyarların altında yetkiyle erkeklere öğreten bir kadın, Yeni Antlaşma’nın yetkisi altında değildir. İhtiyarların yetkisi altında olabilir ama Yeni Antlaşma’nın yetkisi altında değildir ve onu bu konuma getirdikleri için, bu ihtiyarlar da Yeni Antlaşma yetkisi altında olamaz.
Dolayısıyla, sonuç olarak hayır diyorum. Kiliselerin bunu yapması uygun değil. Tanrı kendi kilisesini seviyor. Erkekleri ve kadınları seviyor. Hepimizin kendi armağanlarımızı kullanarak büyüyüp gelişmesini görmeyi seviyor. Ne erkek ne kadın Hristiyan hizmetinin dışında kalmalı. Bunu açıkça bilelim. Ne kadın ne de erkek Hristiyan hizmetinin dışında kalmalı. Soru bütün erkeklerin veya kadınların hizmette aktif olup olmaması gerektiği değil. Olmalılar. Soru nasıl olacakları.
Tüm içerikler aksi belirtilmedikçe Müjde Birliği’ne aittir. Kişisel amaçlar veya ticari olmayan amaçlar dahilinde, bu içerikleri özgürce kullanabilir, paylaşabilir ve çoğaltabilirsiniz. Ancak yazılı içeriğin çevrimiçi yayınlandığı durumlarda, şu şekilde asıl makaleye gönderme yapan bir ibare eklenmesi gerekmektedir:
(c) Müjde Birliği. Asıl makaleye şuradan erişebilirsiniz: https://mujdebirligi.com/sik-sorulan-sorular/eger-ihtiyarlar-onayliyorsa-bir-kadin-vaaz-verebilir-mi/