Oyuncularına talimat veren ama onlara asla antrenman yaptırmayan bir antrenör hakkında ne düşünürdünüz? Ya da dersi anlatan ama öğrencilerinin hatalarını asla düzeltmeyen bir matematik öğretmeni hakkında? Ya da sağlıktan bahseden ama kanseri görmezden gelen bir doktor hakkında?
Muhtemelen hepsinin işini yarım yaptığını söylerdiniz. Sporculuk eğitimi talimat ve antrenman gerektirir. Öğretim açıklama ve düzeltme gerektirir. Doktorluk sağlığı teşvik etmeyi ve hastalıkla savaşmayı gerektirir. Öyle değil mi?
Tamam, peki öğreten ve öğrencileri olan ama kilise disiplinini uygulamayan bir kilise hakkında ne düşünürdünüz? Bu size mantıklı geliyor mu? Birçok kilise için bunun mantıklı olduğunu varsayıyorum çünkü her kilise öğretiyor ve öğrencileri var ama çok azı kilise disiplinini uyguluyor. Sorun şu ki, disiplini olmayan öğrenciler yetiştirmek, ancak tümörleri görmezden gelen bir doktor kadar mantıklıdır.
Kilise disiplinini uygulama konusundaki isteksizliği anlıyorum. Birçok farklı nedenden dolayı bu zor bir konudur. Yine de, kilise disiplinini uygulama konusundaki, çoğumuzun da muhtemelen hissettiği bu isteksizlik, kendimizi Tanrı’dan daha akıllı ve daha sevgi dolu gördüğümüzün bir göstergesi olabilir. Sonuçta Tanrı, “sevdiğini terbiye eder, oğulluğa kabul ettiği herkesi cezalandırır” (İbr. 12:6). Bizler bir şeyleri Tanrı’dan daha mı iyi biliyoruz?
Tanrı kendi çocuklarını onların yaşamları, büyümeleri ve sağlıkları için disipline eder: “Tanrı, kutsallığına ortak olalım diye bizi kendi yararımıza terbiye ediyor” (İbr. 12:10). Evet, bu acı verici bir şeydir ama buna değer: “Terbiye edilmek başlangıçta hiç tatlı gelmez, acı gelir. Ne var ki, böyle eğitilenler için bu sonradan esenlik veren doğruluğu üretir” (İbr. 12:11). Bir doğruluk ve barış hasadı! Bu oldukça güzel bir resim.
Kilise disiplini nihayetinde kilisenin büyümesini sağlar, tıpkı bir gülü budamanın daha fazla gülün açmasını sağlaması gibi. Başka bir şekilde söylemek gerekirse, kilise disiplini Hristiyan öğrenciliğinin bir yönüdür. (İngilizce’de) “Öğrenci” (disciple) ve “disiplin” (discipline) kelimeleri köken açısından kuzendir. Her iki kelime de öğretim ve düzeltme içeren eğitim alanından gelir. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, yüzyıllardır “geliştirici disiplin” ve “düzeltici disiplin” olmak üzere iki farklı kavrama da atıfta bulunulmaktadır.
Bu el kitabıyla amacım, okuyucuya düzeltici kilise disiplininin temellerini tanıtmaktır. “Ne”, “ne zaman”, “nasıl” ve birkaç kelimeyle de “neden” gibi soruların üzerinde duracağım.
KİLİSE DİSİPLİNİ NEDİR?
Düzeltici kilise disiplini nedir? Kilise disiplini, topluluğun ve üyelerinin yaşamlarındaki günahı düzeltme sürecidir. Bu, kişiyle birebir olarak konuşarak günahı öğüt ve ihtarla düzeltmek anlamına gelebilir. Ayrıca günahın, kişiyi üyelikten resmen uzaklaştırarak düzeltilmesi anlamına da gelebilir. Kilise disiplini herhangi bir şekilde yapılabilir ancak amaç her zaman Tanrı’nın halkı arasında, O’nun yasasına yapılan ihlalleri düzeltmektir.
İntikamcı Olmayan, İyileştirici, İletici ve İleriye Yönelik Bir Düzeltme
Günahın bu şekilde düzeltilmesi bir intikam eylemi değildir ve bu kendi başına Tanrı’nın adaletinin gerçekleştirilmesi anlamına gelmez. Aksine, bu iyileştirici, iletici ve ileriye yönelik bir düzeltmedir. İyileştiriciden kasıt, bunun bireysel olarak Hristiyan’a ve aynı zamanda da topluluğa, tanrısallıkta, yani Tanrı benzerliğinde büyümede yardımcı olduğudur. Kilisenin bir üyesi dedikodu ya da iftiraya kapılırsa, başka bir üye bu günahı düzeltmelidir ki, dedikoducu dedikodu yapmayı durdursun ve bunun yerine sevgi sözleri söylesin. Tanrı, kendi sözlerini insanlara haksız yere zarar vermek için kullanmaz ve O’nun halkı da, böyle yapmamalıdır.
Kilise disiplininin iletici olduğunu söyleyerek, bunun Tanrı’nın gerçeğinin ışığını, yanlışların ve günahların üzerine yansıttığını kastediyorum. Bu, kişinin veya bedenin yaşamındaki kanseri görünür kılar ve böylece kanser kesilip atılabilir. Günah tam bir kılık değiştirme ustasıdır. Örneğin dedikodu, “dindar bir kaygı” maskesini takmayı sever. Dedikoducu kişi, sözlerinin makul ve hatta sevgiden olduğunu düşünebilir. Oysa kilise öğrencisi, günahın ne olduğunu ortaya çıkarır. Günahı hem günahkâra hem de ilgili olan herkese gösterir, öyle ki, herkes öğrensin ve herkes fayda görsün.
Kilise disiplininin ileriye yönelik olduğunu söyleyerekse, bunun bizleri şimdiki zamanda, gelecek olan o daha da büyük yargıyla ilgili uyaran küçük bir resim olduğu kastediyorum (örn. 1.Kor. 5:5). Böyle bir uyarı, baştan aşağı merhamet doludur. Bir sınıf öğretmeninin, bir öğrencisinin cesaretinin kırılacağından korkarak, dönem boyunca onun başarısız sınavlarına geçer notlar verdiğini düşünün. Ancak öğrenci dönemin sonunda yine başarısız olacaktır. Bu merhametli olmazdı! Aynı şekilde, kilise disiplini günaha yakalanan bir kişiye sevgiyle şunu söylemektedir: “Dikkatli ol. Bu yolda devam edersen, çok daha büyük bir cezayla karşılaşacaksın. Lütfen, artık bu yoldan geri dön.”
İnsanların disiplini sevmemesi şaşırtıcı değil. Disiplin zordur. Ancak Tanrı’nın şimdiden, nispeten küçük yollarla da olsa, gelecek olan büyük yargı hakkında halkını uyarması ne kadar da merhametli bir şeydir!
Disiplinin Kutsal Kitap’a Dayanan, Teolojik Temelleri
Kilise disiplininin arkasında, kurtuluş tarihinin büyük projelerinden biri vardır. Bu, Tanrı’nın düşmüş insanlarını, Tanrı’nın yardımsever ve yaşam getiren egemenliğini yaratılışın her yerine yayarak, bir kez daha Tanrı’nın suretini yansıtır bir hale getirme projesidir (Yar. 1:26-28; 3:1-6).
Adem ve Havva, Tanrı’yı yansıtmalıydı. İsrail Krallığı da öyle. Yine de Adem ve Havva’nın Tanrı’nın Egemenliği’ni, bu egemenliği kendi şartlarıyla yönetme arzularıyla birlikte düzgün bir şekilde temsil edememeleri, onların Tanrı’nın yeri olan Bahçe’den sürgünleriyle sonuçlandı. İsrail’in Tanrı’nın yasasını yerine getirememesi ve Tanrı’nın karakterini uluslara yansıtamaması da, benzer şekilde bir sürgünle sonuçlandı.
Tanrı’nın benzerliğinde yaratılan varlıklar olarak, eylemlerimiz de özünde O’ndan bahsetmektedir, tıpkı karşılarındaki nesneyi temsil eden aynalar gibi. Sorun şu ki, düşmüş insanlık şekilleri yamuk yumuk gösteren bozuk aynalar misali Tanrı’nın suretini bozmaktadır. Örneğin, düşmüş insanlık yalan söylediğinden dolayı, dünya da Tanrı’nın kendi sözlerine güvenilemeyeceği sonucuna varmıştır. O da bir yalancı olmalıdır. Bir yaratık nasılsa, yaratıcısı da öyle olmalıdır. Böyle düşünülür.
Şükürler olsun ki, Adem’in bir oğlu, İsrail’in bir oğlu, Tanrı’nın yasasını mükemmel bir şekilde yerine getirdi. Bu kişi, Pavlus’un “görünmez Tanrı’nın görünümü” olarak tarif edeceği kişiyle aynı kişiydi (Kol. 1:15). Şimdi, bu tek Oğul’da bir olanlar, o “suret”i taşımaya çağrılmaktadırlar. Bunu yapmayı da, “yücelik üstüne yücelikle” kilise yaşamı aracılığıyla öğreniyoruz (bkz. 2.Kor. 3:18; Rom. 8:29; 1.Kor. 15:49; Kol. 3:9-10).
Yerel kiliseler, ulusların Tanrı’yı gerçekten ve dürüst bir şekilde yansıtan insanları görüp bulmak için gidebilecekleri yerler olmalıdırlar. Dünya, yerel kiliselerin kutsallığını, sevgisini ve birliğini göz önüne aldıkça, Tanrı’nın neye benzediğini daha iyi bilecek ve O’nu övecektir (örneğin Mat. 5:14-16; Yuh. 13:34-35; 1.Pet. 2:12). Dolayısıyla da kilise disiplini, halkından birinin kendi itaatsizliği sonucu Tanrı’nın kutsallığını, sevgisini veya birliğini temsil etmediği zaman, kilisenin kişiye verdiği tepkidir. Bu, Mesih’in bedeninin yaşamı içerisinde ortaya çıkan yanlış suretleri düzeltme girişimidir, tıpkı bir aynadaki lekeleri temizlemek gibi.
Belirli Metinler
İsa, Matta 16:16-19 ve 18:15-20’de, yerel topluluklara kendi disiplinlerini verme yetkisi verir. İlk olarak Matta 16:18’de belirtilen, bu dünyada bağlamak ve çözmek için verilen anahtarların gücü, Matta 18:15-20’de yerel topluluğa verilir. Bunu aşağıda daha dikkatlice ele alacağız.
Pavlus, 1. Korintliler 5, 2. Korintliler 2:6, Galatyalılar 6:1, Efesliler 5:11, 1. Selanikliler 5:14, 2. Selanikliler 3:6-15, 1. Timoteos 5:19-20, 2. Timoteos 3:5 ve Titus 3:9-11 dahil olmak üzere, birçok yerde kilise disiplini süreçlerini açıklar.
Yuhanna, 2. Yuhanna 10’da bir tür disiplini ifade eder. Yahuda, Yahuda 22 ve 23’te benzer bir şeyden bahsetmektedir. Daha fazla örnek de verilebilir. Gerçekten de kilise disiplini, İsa ve İncil yazarlarının dinleyicilerine yaşamlarındaki günahı birlikte düzeltmelerini her söylediklerinde akıllarında olan şeydir.
BİR KİLİSE NE ZAMAN DİSİPLİN UYGULAMALIDIR?
Bir kilise ne zaman disiplin uygulamalıdır? Kısa cevap şudur: birisi günah işlediğinde. Ancak gayri resmi veya resmi kilise disiplini hakkında konuşup konuşmadığımıza bağlı olarak, Jay Adams’ın özel yüzleştirmeler ve tüm kilise topluluğunu kapsayan açık yüzleştirmeler arasındaki ayrımını kullanacak olursak, cevap farklılık gösterebilir.
Herhangi bir günah, ciddi nitelikte olsun olmasın, imandaki iki kardeş arasında birebir uyarıya sebebiyet verebilir. Bu, kilise üyelerimizin her bir günahında onları azarlamamız gerektiği anlamına gelmez. Bunun anlamı, ne kadar küçük olursa olsun her günahın, iki Hristiyan arasında özel olarak sevgiyle ele alınabilecek bir nitelikte olduğudur.
Hangi günahların resmi veya kilise topluluğunu kapsayan düzeltici disiplin gerektirdiği sorusuna dönersek, burada biraz daha dikkatli davranmamız gereklidir.
Kutsal Kitap’a Dayalı Listeler
Eski teolojilerden bazıları, resmi disiplini uygulamanın ne zaman yerinde olacağıyla alakalı bazı listeler yapmıştır. Örneğin, Toplulukçu görüşteki bir pastör olan John Angell James, beş çeşit suçun disiplin gerektirdiğini söylemiştir: (i) skandal olarak nitelendirilen ahlaksızlıklar (ör. 1.Kor. 5:11-13); (ii) Hristiyan doktrinini inkâr (örn. Gal. 1:8; 2.Tim. 2:17-21; 1.Tim. 6:35; 2.Yuh. 10); (iii) kiliseyi bölme çabası (Tit. 3:10); (iv) ihtiyaç duyduklarında yakın akrabalarına yardım etmeme (örn. 1.Tim. 5:8); (v) ve uzlaşılamayan düşmanlık (örn. Mat. 18:7).[1]
Bu tür Kutsal Kitap’a uygun listeler bir noktaya kadar bize yardımcı olabilir. Burada belirtilen günahların her birinin hem ciddi hem de dışarıdan da görülür olduğuna dikkat edin. Bunlar sadece yürekteki içsel günahlar değildir. Gözle görülür ve kulakla duyulur şeylerdir. Bu dışarıya dönüklükleriyle de bu günahlar hem dünyayı hem de diğer koyunları Hristiyanlık hakkında yanıltmaktadırlar.
Ama böyle listelerin eksik kaldığı nokta, Kutsal Yazılar’ın değinmediği çok sayıda günahın olması ve bu listelerin bu konuları kapsayamamasıdır (örn. kürtaj konusunda ne yapılmalı?). Ayrıca, kilise disiplini üzerine olan metinler, örneğin kişinin babasının eşiyle yatmasını irdeleyen 1. Korintliler 5 gibi, bazen yalnızca tek bir günahı ele almaktadır. Ama Pavlus kiliselerin sadece bu günahı disiplin altına almaları gerektiğini kesinlikle kastetmemektedir. Peki kiliseler bu tür örneklerden yola çıkarak, diğer günahlar konusunda nasıl çıkarımlarlar yapmalıdırlar?
Dışa Dönük, Ciddi ve Tövbe Edilmeyen
Kutsal Kitap’tan elde ettiğimiz bilgileri özetleyecek olursak, şunu görürüz: Resmi kilise disiplini, dışa dönük, ciddi ve tövbe edilmeyen günahlar için kullanılmıştır. Günah dışa dönük olmalıdır. Gözlerimizle görebildiğimiz, kulaklarımızla duyabildiğimiz bir şey olmalıdır. Kiliseler, bir kişinin yüreğinde kibir veya açgözlülük olduğunu düşündüklerinde hemen kişiye kırmızı kart gösterip onu uzaklaştırmamalıdırlar. Bunun sebebi yürekte bulunan günahların ciddi olmaması değildir. Bunun sebebi Rab’bin bizim birbirimizin yüreklerini göremediğimizi biliyor olması ve gerçek yürek sorunlarının nihayetinde yine yüzeye çıkacak olmasıdır (1.Sam. 16:7; Mat. 7:17; Mar. 7:21).
İkincisi, günah ciddi olmalıdır. Örneğin, bir kardeşin bir hikâyenin ayrıntılarını abartarak anlattığını gözlemleyebilir ve daha sonra bu konuyla ilgili olarak kendisiyle özel olarak konuşabilirim. Ama inkâr etse bile, muhtemelen onu kilisenin önüne getirmem. Peki neden mi? İlk olarak, hikâyeleri abartarak anlatmak gibi bir günah, temelinde putperestlik ve kendini haklı çıkarma gibi çok daha önemli ve görünmeyen günahlara dayanır. Onunla özel olarak konuşup tartışmak istediğim günahlar esasen bu günahlardır. İkinci olaraksa, bir kilisenin her küçük günahla uğraşıyor olması, toplulukta paranoyaya sebep olacak ve insanları yasacı olmaya itecektir. Üçüncüsü, topluluğun yaşamındaki “birçok günahı örter” şekilde olabilmek adına, kilisede kesinlikle sevgiye yer olması gerekir (1.Pet. 4:8). Her günahla sonuna kadar alakadar olmaya gerek yoktur. Hamt olsun ki, Tanrı bize böyle yapmamıştır.
Son olarak, resmi kilise disiplini ancak kişinin günahı tövbe edilmeyen bir günah olduğunda doğru yol olur. Ciddi bir günahı olan kişi, Tanrı’nın Kutsal Yazılar’daki buyrukları uyarınca, özel ve yüz yüze olarak günahıyla yüzleştirilmiş ancak günahı bırakmayı reddetmektedir. Dışarıdan bakıldığında, kişi günahını İsa’nın üzerinde tutmaktadır. Aşağıda ele alacağımız gibi, bununla ilgili bir tür istisna söz konusu olabilir.
Düzeltici kilise disipliniyle ilk deneyimimde, her üç faktör de rol oynamaktaydı. Söz konusu kişi birlikte koşu yaptığımız iyi bir arkadaştı. Oysa hem ben hem de kilise onun cinsel günahın içinde bir yaşam tarzı olduğu gerçeğinden bihaberdik, en azından bir gün öğle yemeğinde kendisi bana söyleyene kadar. Ona hemen Kutsal Kitap’ın yaptığı bu şey hakkında ne söylediğini bilip bilmediğini sordum. Yine de, kendisi Tanrı’yla barışmış olduğunu söyledi. Ondan acilen tövbe etmesini istedim. Başkaları da sonunda aynı şeyi ona söyledi. Ama hepimize aynı cevabı verdi: “Tanrı bu konuyu sorun etmiyor.” Bu tür konuşmaları takip eden birkaç ayın sonunda, kilise onu resmen paydaşlıktan çıkardı. Günahı ciddiydi, pişmanlık duymuyordu ve günahta açık bir dışa dönüklük vardı. Bir Hristiyan olmanın ne anlama geldiği konusunda kilisenin içinde ve dışında başkalarını yanıltacaktı. Kilise bu adamı bırakmayıp geri kazanmak için birkaç ay harcadı. Onu seviyorduk. Onun günahından uzaklaşmasını ve İsa’nın bu dünyanın sağladığı her şeyden daha değerli olduğunu bilmesini istedik. Yine de, günahından dönmeye hiç niyeti olmadığı başından beri son derece belliydi. İnatçıydı. Günah ve Tanrı’nın Sözü arasında bir seçim yapmak zorunda kaldığında, günahı seçti. Bundan dolayı da kilise resmi bir adım attı.
BİR KİLİSE, KİLİSE DİSİPLİNİNİ NASIL UYGULAMALIDIR?
Bir kilise, kilise disiplinini nasıl uygulamalıdır? İsa, bunun ana hatlarını bize Matta 18:15-17’de vermektedir. Öğrencilerine şöyle der:
Eğer kardeşin sana karşı günah işlerse, ona git, suçunu kendisine göster. Her şey yalnız ikinizin arasında kalsın. Kardeşin seni dinlerse, onu kazanmış olursun. Ama dinlemezse, yanına bir ya da iki kişi daha al ki, söylenen her şey iki ya da üç tanığın sözüyle doğrulansın. Onları da dinlemezse, durumu inanlılar topluluğuna bildir. Topluluğu da dinlemezse, onu putperest ya da vergi görevlisi say.
Burada, suçun iki kardeş arasında başladığını ve tanınacak sürenin uzlaşmaya el verecek makul süreden daha fazla uzatılmaması gerektiğini unutmayın. İsa bu süreci dört adımda açıklar.
Dört Temel Adım
- İki kişi arasında olan bir günah sorunu kendiliğinden çözülebiliyorsa, konu kapatılır.
- Eğer çözülemezse, gücenen kardeş iki ya da üç kişiyi getirmelidir, öyle ki, “söylenen her şey iki ya da üç tanığın sözüyle doğrulansın” (Mat. 18:16). İsa bu ifadeyi, Yasa’nın Tekrarı 19’dan alır ve oradaki esas bağlamında amaç, insanları yanlış suçlamalara karşı korumaktır. Aslında Yasa’nın Tekrarı’na göre, herhangi bir suç şüphesi olduğunda, “kapsamlı bir soruşturma” gerekir (Yas. 19:18). Buradan anladığım şu ki, İsa burada Hristiyanların gerçeği ve adaleti göz önünde bulundurmaları gerektiğini söylüyor ve bu da özen gerektiren bir şeydir. İki ya da üç tanığın, söz konusu durumun gerçekten de ciddi ve dışa dönük bir suç olduğunu ve suçlunun gerçekten pişmanlık duymadığını teyit edebilmesi gerekir. Umarım, diğer insanları da dahil etmek ya suçluyu kendine getirecek ya da gücenenlerin bu kadar da gücenmemeleri gerektiğini görmelerine yardımcı olacaktır. Hem bu adım hem de bir önceki adım, tarafların nasıl uygun gördüğüne bağlı olarak yapılan birkaç toplantıda ortaya çıkabilir.
- Eğer iki ya da üç kişinin müdahalesi bir çözüme ulaşmıyorsa, rahatsız olan tarafa bunu kiliseye anlatması talimatı verilir (Mat. 18: 17). Kendi topluluğumda bu genellikle ihtiyarlar aracılığıyla yapılır çünkü Rab kilisenin tüm işlerinde gözetim görevini ihtiyarlara vermiştir (1.Tim. 5:17; İbr.13:17; 1.Pet. 5:2). İhtiyarlar dışa dönük, ciddi ve tövbe edilmeyen günahla suçlanan tarafın adını açıklar. Günahın çok kısa bir tanımını verirler. Bu tanım, başkalarının sürçmesine veya herhangi bir aile üyesinin utanca uğramasına neden olmayacak şekilde bilgece bir tanım olur. Genellikle de daha sonra topluluğa günahkâra ulaşmak, onunla ilgilenmek ve onu tövbeye çağırmak için iki ay verirler.
- Kilise disiplininin son adımı, esasen Rab’bin masasından dışlanma anlamına gelen kilisenin kardeşliğinden veya üyeliğinden dışlanmadır: “Onları da dinlemezse, durumu imanlılar topluluğuna bildir. Topluluğu da dinlemezse, onu putperest ya da vergi görevlisi say” (Mat. 18: 17). Kişi artık Tanrı’nın antlaşma halkının dışında olan ve Mesih’in antlaşma yemeğine katılmaması gereken biri olarak muamele görecektir (ancak muhtemelen kilisenin toplantılarına katılmaya devam etmesi için teşvik edilecektir; aşağıdaki tartışmaya bakınız). İki ay dolduktan ve birey günahtan vazgeçmeyi reddettikten sonra topluluğumuz bu adımı atacaktır. İki ay elbette değişebilecek bir sayıdır. Bu sayı sadece kilisemizin düzenli olarak planlanan üye toplantılarının sıklığına karşılık gelmektedir ve bu sayede de bize temel bir zaman çizelgesi sunar. Herhangi bir durumda, kilise bu zaman çizelgesini hızlandırmayı veya yavaşlatmayı gerekli görebilir.
Süreci Neden Yavaşlatmak veya Hızlandırmak Gerekir?
Bazen disiplin süreçleri oldukça yavaş hareket etmelidir. Örneğin, bir günahkâr günahına karşı savaşmaya en azından biraz da olsa ilgi gösterdiğinde, durum böyledir. Burada dikkate alınması gereken sadece günahın doğası değil, günahkârın doğasıdır. Farklı günahkârlar, açıkça söylemek gerekirse, farklı stratejiler gerektirir. Pavlus’un söylediği gibi, “boş gezenleri uyarın, yüreksizleri cesaretlendirin, güçsüzlere destek olun, herkese karşı sabırlı olun” (1.Sel. 5:14). Bazen insanların günahlarına karşı boş veya kayıtsız olup olmadıkları veya gerçekten zayıf olup olmadıkları hemen belli olmaz.
Bir tür bağımlılığa sahip olan bir erkek kardeşle çalıştığımı hatırlıyorum. Bir süre için kendi ahlaki kusurları için bahaneler mi ileri sürüyor yoksa ruhu yıllarca günah işlediği için gerçekten zayıflamış ve bozulmuş bir durumda olduğundan dolayı mı günahını bir türlü bırakamıyor emin olamamıştım. Bu tür soruların cevabı, disiplin süreçlerinin ne kadar hızlı ilerlemesi gerektiğini etkilemelidir.
Bazense disiplin süreçlerinin hızlandırılması gerekir ve bu da, İsa’nın Matta 18’de tanımladığı adımlardan bir veya iki tanesini atlamak anlamına gelebilir. Disiplin süreçlerini hızlandırmak için iki açık Kutsal Kitap göstergesi vardır: (i) kilisede bölünme ve (ii) kamuya açık bir skandal (yani, kilisenin ötesinde toplumda Mesih’i yanlış tanıtacak bir günah). İlk kategoriyle ilgili olarak Pavlus, “Birinci ve ikinci uyarıdan sonra bölücü kişiyle ilişkini kes” diyor (Tit. 3:10). Burada Pavlus’un aklında ne tür bir süreç olduğu tam olarak belli değildir. Ancak kendisinin sözleri kilisenin, bedenin sağlığı uğruna bölücülere hızlı ve kararlı bir şekilde cevap vermesi gerektiğini yansıtır niteliktedir.
1. Korintliler 5’te daha da hızlı bir süreç sunulmuştur. Burada Pavlus alenen büyük bir günaha, yani Hristiyan olmayan toplumun bile onaylamadığı bir günaha düştüğü bilinen kişiyi hemen uzaklaştırmaları için kiliseye bir çağrı yapar. Hatta Pavlus, kiliseye kişinin tövbe etmesi umuduyla onu uyarmalarını bile söylemez. Sadece “bu adamı Şeytan’a teslim edin” der (5. ayet).
Neden tövbe meselesini atlıyor ve adama ikinci bir şans vermiyoruz? Bunun sebebi Pavlus’un tövbe ya da ikinci bir şansa önem vermemesi değil. Aksine, kiliseye kişiyi uzaklaştırmasını söyler çünkü belki böylece kişinin “ruhu Rab’bin gününde kurtarılabilir” (5. ayet). Şüphesiz Pavlus, sonunda kişinin gerçekten tövbe ettiğini kanıtlaması durumunda kiliseye yeniden katılması fikrine açıktır (bkz. 2.Kor. 2:5-8). Ama esas nokta şu ki, kişinin günahı alenen bilinmektedir ve bu günah herkese İsa hakkında bir şeyler söylemektedir. Bu nedenle, kilise dünyanın önünde herkese açık bir beyanla, “Bu kabul edilemez! Hristiyanlar bunu yapmaz!” diyerek, bir cevap vermelidir.
Öte yandan, 1. Korintliler 5’te, kişinin günahta olup olmadığı konusunda hiçbir soru olmadığını görmek önemlidir. Günah burada tartışmasız bir gerçekti. Bununla birlikte, bir günahın meydana gelip gelmediği konusunda bir soru işareti varsa, söz konusu çok büyük bir günah olsa bile, kilise İsa’nın Matta 18’de buyurduğu gibi kapsamlı bir soruşturma yürütmek için yeterli bir müddet beklemelidir. Örneğin, bir kişi yolsuzluk günahı ile suçlanıyorsa ve bu suç dünyasal mahkemelere taşındıysa, bu kişiyi disiplin altına almadan önce mahkemenin kararı beklenmelidir. Bu yüzden kilise, bu kişiyi sonuç çıkmadan önce disiplin altına alma konusunda istekli olmamalıdır.
Öyleyse bir kilisenin disiplin süreçlerini hızlandırmasına neden olabilecek iki husus nedir? Bir kilise, (i) kilise bedeninin birliği için acil bir tehdit olduğunda veya (ii) toplulukta Mesih’in adına büyük zarar verebilecek bir günah olduğunda, daha hızlı hareket etmeyi hikmetli bir şey olarak görebilir. Bu çizgilerden birinin ne zaman geçildiğini anlamak için kesin bir formül yoktur ve bir kilise böyle zor konularda gözetmenlik yapabilmek için tanrısal hikmete sahip çoklu bir ihtiyar heyeti atamakla doğru yapmış olacaktır.
Katılım ve Kişiyi Geri Kazanma
Kilise üyeleri genellikle üyelikten ve Rab’bin Sofrası’ndan çıkarılan bir kişinin kilisenin haftalık toplantılara katılmaya devam edip edemeyeceğini ve hafta boyunca kişiyle nasıl etkileşimde bulunmaları gerektiğini merak ederler. Yeni Antlaşma bu konuyu bir dizi yerde ele alır (1.Kor. 5:9, 11; 2.Sel. 3:6, 14-15; 2.Tim. 3:5; Tit. 3:10; 2.Yuh. 10) ve tabii ki farklı durumlar farklı tepkiler gerektirebilir. Ama kendi kilisemdeki ihtiyarlar tarafından verilen talimat genellikle şu iki noktaya karşılık gelir:
- Pişmanlık duymayan tarafın varlığının topluluk için fiziksel bir tehdit olduğu durumlar dışında, bir kilise kişinin haftalık toplantıya katılımını memnuniyetle karşılamalıdır. Kişi için Tanrı Sözü’nün vaaz edildiği kürsünün karşısında olmaktan daha iyi bir yer yoktur.
- Disiplin altındaki bir kişinin aile üyeleri, Kutsal Kitap’taki aile yaşamının yükümlülüklerini yerine getirmeye devam etmelidir (örn. Ef. 6:1-3; 1.Tim. 5:8; 1.Pet. 3:1-2) ancak kilise üyelerinin disiplin altındaki bireyle olan ilişkilerinin tonu belirgin bir şekilde değişmelidir. Kişiyle yapılan etkileşimler gelişigüzel veya samimi olmamalı, daha ziyade tövbeye ilişkin kasıtlı sohbetlerden oluşmalıdır.
Kilisenin kişiyi paydaşlığa yeniden alması, gerçek tövbe belirtileri olduğu zaman olacaktır. Gerçek tövbenin neye benzediğiyse günahın doğasına bağlıdır. Bazen tövbe, karısını terk eden bir adamın durumu gibi siyah beyaz bir meseledir. Bu kişi için tövbe etmek, kısa ve öz, karısına dönmek demektir. Yine de bazen tövbe, bir günahın tamamen fethedilmesi anlamına gelmez. Bir bağımlılık çıkmazına yakalanan bir insanda olduğu gibi, tövbe bazen günaha karşı savaşta yeni ve özel bir gayret göstermek anlamına gelir.
Açıkçası, gerçek tövbe meselesi son derece hikmet gerektiren zor bir sorundur. Dikkat, şefkatle dengelenmelidir. Tövbenin meyvelerinin görülebilmesi için bir süre geçmesi gerekebilir ancak çok fazla da zaman geçmemelidir (bkz. 2.Kor. 2:5-8). Bir kilise, tövbe eden bir kişiyi paydaşlığa ve Rab’bin Sofrası’na geri getirmeye karar verdiğinde, bir tür şartlı tahliye süresi veya artık sahip olacağı ikinci sınıf vatandaşlık gibi şeyler söz konusu olmamalıdır. Aksine kilise, affediciliğini açıkça telaffuz eder (Yuh. 20:23), tövbe eden kişiye olan sevgisini açıkça gösterir (2.Kor. 2:8) ve kutlama yapar (Luk. 15:24).
BİR KİLİSE NEDEN DİSİPLİN UYGULAMALIDIR?
Bir kilise, kilise disiplinini uygulamaya doğru ilerledikçe, çoğu zaman kendisini karmaşık ve Kutsal Kitap’ta benzerleriyle karşılaşılmayan türden çok katmanlı durumların içerisinde bulacaktır. Resmi kilise disiplininin gerekli olup olmadığı, süreçlerin ne kadar sürmesi gerektiği ya da suçlu tarafın gerçekten tövbe edip etmediği ve benzeri şeyler her zaman açık olmayacaktır.
Bir topluluk ve topluluğun önderleri bu karmaşık konular üzerinde çalışırken, kilisenin her şeyden önce Mesih’in ismini ve görkemini korumaya çağrıldığını hatırlamalıdırlar. Temelde, kilise disiplini Mesih’in itibarıyla ve kilisenin, yaşamıyla Mesih’i yanlış tanıtan birinin sözlü ikrarını onaylamaya devam edip edemeyeceğiyle ilgilidir. Günah ve günahın koşulları çok fazla değişkenlik gösterir ama kiliselerimizin düşünmekte olduğu konular arasında şu soru her daim ön planda olmalıdır: “Bu günahkârın günahı ve bizim buna vereceğimiz tepki, Mesih’in kutsal sevgisini nasıl yansıtacak?”
Sonuçta, İsa’nın itibarını umursamak, Hristiyan olmayanların iyiliğini umursamaktır. Kiliseler kilise disiplinini uygulama noktasında başarısız olduğunda, dünya gibi görünmeye başlarlar. Tadını kaybeden ve ayak altında çiğnenmekten başka bir işe yaramayacak tuz gibidirler (Mat. 5:13). Karanlıkta kaybolmuş bir dünyaya hiçbir ışık saçmamaktadırlar.
Ayrıca, Mesih’in itibarını önemsemek, kilisenin diğer üyelerini önemsemektir. Hristiyanlar İsa gibi görünmek istemelidirler ve kilise disiplini İsa’nın kutsal resmini net ve görünür tutmaya yardımcı olur. Resmi bir disiplin eylemi gerçekleştiğinde, üyelere kendi yaşamlarına daha fazla özen göstermeleri gerektiği hatırlatılmış olur. Toplulukçu James bunu iyi özetliyor: “Disiplinin yararları açıktır. Günaha dönenleri geri kazanır, ikiyüzlüleri tespit eder, sağlıklı bir korkunun kilisede dolaşmasını sağlar, uyanık olmak ve dua etmek için teşvik eder, insani zayıflığın gerçekliğini ve sonuçlarını tam anlamıyla kanıtlar ve dahası, yanlışın aleyhinde alenen tanıklık eder.”[2]
Son olarak, Mesih’in itibarını önemsemek, günah işlediği görülen bireyi de önemsemektir. 1. Korintliler 5’te, Pavlus en sevgi dolu çözüm yolunun, topluluktan bir kişiyi dışlamak olduğunu biliyordu, öyle ki, Rab’bin gününde ruhu kurtulabilsin (1.Kor. 5:5).
Bir kilise neden disiplin uygulamalıdır? Bireyin iyiliği, Hristiyan olmayanların iyiliği, kilisenin iyiliği ve Mesih’in yüceliği için.[3] Bu temel hedefleri göz önünde bulundurmak, Tanrı’nın bilgeliğinin ve sevgisinin bizimki yetersiz kalsa bile hâkim olacağını bilerek, kiliselerin ve ihtiyarların, bir zor durumdan diğerine geçmelerine yardımcı olacaktır.
Jonathan Leeman
[1] John Angell James, Church Fellowship or The Church Member’s Guide, Works of John Angell James 10. basımdan alıntıdır, 53.
[2] James, Christian Fellowship, 53.
[3] Bkz. Mark Dever, Nine Marks of a Healthy Church (Crossway, 2004), 174-78.
Tüm içerikler aksi belirtilmedikçe Müjde Birliği’ne aittir. Kişisel amaçlar veya ticari olmayan amaçlar dahilinde, bu içerikleri özgürce kullanabilir, paylaşabilir ve çoğaltabilirsiniz. Ancak yazılı içeriğin çevrimiçi yayınlandığı durumlarda, şu şekilde asıl makaleye gönderme yapan bir ibare eklenmesi gerekmektedir:
(c) Müjde Birliği. Asıl makaleye şuradan erişebilirsiniz: https://mujdebirligi.com/makaleler/kilise-disiplini/kilise-disiplini-uzerine-bir-el-kitabi/